Uzun yıllar süren mücadeleden sonra beli kırılan enflasyon, yeniden ülke ekonomisini için tehdit olma emaresi gösteriyor. Hatırlatmaya ihtiyaç yok, ama yine de tekrarlayalım: Erken tedbir alınmazsa, hep beraber kaybederiz.
Toplantıda konuşan TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes şöyle demiş: “Bugün geldiğimiz noktada maalesef enflasyon sadece hedeften yüksek olmakla kalmayıp, giderek yükselen bir trend izlemeye başladı. (...) Son zamanlarda sadece bir hedefe sahip olmak yeterliymiş gibi bir izlenim hakim. Asla ulaşamayacağımız bir hedef mi belirliyoruz acaba? Yoksa bu hedefe ulaşmak için yapılması gereken politikaların önünde engeller mi var? Samimi olarak söylemeliyim; anlamakta güçlük çekiyoruz.”
Petrol fiyatının dünya piyasalarında ucuzlamasına milletçe sevinmiştik. İthal edilen petrole daha az döviz ödeyecektik ve dolayısıyla paramız ‘kasa’larda kalacaktı. İç piyasada fiyatlar beklendiği kadar düşmediği gibi, tesbitlere bakılırsa petroldeki fiyat düşüklüğü neredeyse aleyhimize olacak.
Başaran Symes bu durumu şöyle yorumlamış: “Uzun süre daha düşük seviyelerde kalacağı tahmin edilen (petrol) fiyatlar, yalnızca hammadde satarak sağlanan refahın sürdürülebilir olmadığını net bir şekilde ortaya koyuyor. Bizim de buradan kendi adımıza çıkarmamız gereken ders, sadece hammadde gelirine dayalı ekonomilere dayanarak büyümemizi sürdürülebilir kılamayacağız.”
“Bu son krizi belki de bize aslında ne kadar az şey bildiğimizi bir kez daha gösterdi” diyen Cansen Başaran Symes, “Dünya Bankası raporu küresel finansal koşulların giderek zorlaştığına dikkat çekiyor. Rapora göre gelişmekte olan piyasalara akan sermaye krizden beri görülen en düşük seviyede. Bu tespitler 2016 yılında Türkiye’yi yine zor bir yılın beklediğini açıkça gösteriyor” demiş. (DHA, 25 Şubat 2016)
Bu ikâz ve hatırlatmalar karşısında “Bize bir şey olmaz” tavrı mı takınılacak yoksa erken tedbir almanın krizleri aşmek için şart olduğu mu görülecek? Meselenin özü burada düğümleniyor.
İçinde bulunduğumuz 2016 yılının ekonomik ve siyasi anlamda rahat geçmeyeceği daha önce de ifade edildi. Komşularımızın iç savaşa sürüklendiği bir durumda Türkiye’nin bu hadiselerden etkilenmemesi zaten mümkün değildi. Önemli olan bu olumsuz etkileri en aza indirebilmektir. Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı (TİM) Mehmet Büyükekşi de komşu ülkelerle yaşanan gerilimin Türkiye’ye yıllık maliyetinin 4,5 milyar dolar olduğunu hatırlatmış ve ilişkilerin düzelmesini talep etmiş. Başkalarının başlattığı kavganın faturasını maalesef biz ödüyoruz.
Arzu etmeyiz, ama bütün bu gelişmeler göz önünde bulundurulunca 2016’nın rahat geçmeyeceğini tahmin etmek zor değil. Temenni ve dua edelim ki ülkemiz daha fazla bedel ödemeden krizleri aşacak çarelere müracaat etsin. Tedbir almakta geç kalmayalım. Tedbir alan zarar etmez.