Türkiye’yi idare edenler de ekseriyetle, kısa dönemli hedefler peşinde koşuyor. ‘Milletin, uzun dönemli yüksek menfaatleri’ni değil de, kendi siyasî hedeflerinin peşinde koşanların millete bir faydası olur mu? Nitekim olmuyor ve neticede hepimiz kaybediyoruz.

Bir yılı değil, belki yüz yıl sonrayı düşünüp, neler yapacağını planlayan ülkeler var. Meselâ, Amerika. Bilindiği üzere Amerika’nın İncirlik’te bir ‘askeri üs’sü var. Zaman zaman bu ‘üs’se itirazlar edilir. Son zamanlarda bu mesele pek gündeme gelmiyor. Normalde, İncirlik’teki üsse bile itiraz edilirken, bu yetmemiş olacak ki Amerika ‘ikinci bir üs’ kurmaya karar vermiş. Hem de sessiz ve sedasız...

Ankara’nın kana bulandığı, 100’e yakın vatandaşın terör sebebiyle öldüğü gün duyurulan bir haberin başlığı şöyleydi: “Diyarbakır’da ABD jetleri için tesis yapılıyor.”

Ayrıntılar şöyle: “İncirlik’ten sonra Diyarbakır’a da konuşlanan Amerikan Hava Kuvvetlerine bağlı birliğin 8. Ana Jet Üssü’nde tesis kurmak üzere çalışma yaptığı bildirildi. İncirlik’te konuşlu 39. Hava Kanat Komutanlığının resmî internet sitesinden yapılan açıklamada, Amerikan Hava Kuvvetleri 435. Hava-Kara Operasyon Filosuna bağlı 435. Beklenmedik Durum Müdahale Grubunun konuşlanacağı Diyarbakır 8. Ana Jet Üssü’nde tesis kurma çalışmalarına başlandığı belirtildi. Birliğe bağlı 80 askerin yürüttüğü inşa çalışması kapsamında hayat desteği ve operasyonel tesisler yapılacağı, şimdiye kadar bu çerçevede 88 yapının inşasının tamamlandığı bildirildi. (Amerikalı) Yarbay Ryan Barney çalışmalar hakkında şu değerlendirmelerde bulundu:

“ABD ve Türk askerî güçleri arasındaki işbirliği muhteşem ve bu dostluğun, burada ve Türkiye’nin geri kalanında operasyonlar sürerken büyümeyi sürdüreceğini öngörüyorum. Bundan daha iyi bir ortaklığı düşünemiyorum. Burada neredeyse sıfırdan bir üs kurmaya başladık. Havaalanı, muharebe destek, eğitim, güvenlik, inşaat ve mobil uçak desteği sağlayarak bu çıplak bölgeyi hazır bir üs haline getirdik.” (AA, 10 Ekim 2015)

Böyle önemli bir haberin, hadisenin medyada hak ettiği ölçüde yer almaması normal midir? Nasreddin Hoca’nın ‘fil’i misalinde olduğu gibi Türkiye kamuoyu normalde “bir üsse” bile itiraz ederken, artık “ikinci bir üs” de kurulmuş oluyor. Amerikalı ‘yetkili’nin verdiği bilgiye göre “Şimdiye kadar bu çerçevede 88 yapının inşasının tamamlandığı” anlaşılıyor. Şaka değil, 88 yapı... Bunca iş yapılırken bunca sessizlik garip değil mi?

Amerikalı Yarbay Ryan Barney, “Bundan daha iyi bir ortaklığı düşünemiyorum. Burada neredeyse sıfırdan bir üs kurmaya başladık. Havaalanı, muharebe destek, eğitim, güvenlik, inşaat ve mobil uçak desteği sağlayarak bu çıplak bölgeyi hazır bir üs haline getirdik” diye sevinmekte haksız mı?

Tam bu habere ‘şaşır’acaktık ki, Amerika’nın Suriye’deki PKK’ya ya da uzantılarına “50 ton mühimmat attı”ğı haberi geldi. Şaka değil, artık ABD, Suriye’deki ‘silâhlı gruplar’a doğrudan silâh ve cephane yardımını onaylamış durumda. Neticede, uçakla 50 ton mühimmat ulaştırılmış bile... Şaşırdık mı? Şaşırmamak lâzım. Çünkü geçmişte de benzer iddialar dile getirilmiş, ‘Çekiç Güç’ün PKK’ya silâh ‘attığı’ söylenmişti.

Amerika, “Tavşan kaç, tazı tut” politikasından mutlaka vazgeçmek durumunda. Türkiye kamuoyu da, sahneye konulan ‘oyun’un farkında olmalı.