Büyük devletlerin, başta kriz bölgelerinde olduğu gibi Suriye’de de ‘çözümsüzlüğü’ bir çözüm gibi tercih ettiği noktasında ciddî değerlendirmeler var ve bu değerlendirmeler kabul görüyor.
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) tarafından İstanbul’da düzenlenen “Suriye’nin Geleceğine Dair Olasılıklar” başlıklı toplantıda konuşan İPM Misafir Kıdemli Araştırmacısı ve Carnegie Orta Doğu Merkezi Kıdemli Araştırmacısı Yezid Sayigh’nin tesbitleri Suriye’de çözümün değil, bir bakıma ‘bilek güreşi’nin yapıldığı ve istendiğini gösteriyor.
Araştırmacısı Yezid Sayigh’in önemli bir tesbiti de Suriye’de resmî bir çözümün gerçekleşemeyeceği ve asıl meselenin IŞİD’in bölgeden silindikten sonraki yönetimin nasıl olacağı konusu olduğunu söylemesi.
Peki, Suriye’de resmî siyasî bir çözümün zor olduğunu düşündüren sebep nedir? Araştırmacısı Yezid Sayigh’e göre bunu sebebi rejimin muhaliflere meşrûiyet kazandırmak istememesiymiş. (Hürriyet, 22 Haziran 2017)
Büyük devletlerin Suriye’de sürekli pazarlık halinde olduğuna dikkat çeken ve hiçbirinin krizi çözmek için gerekli hamlede bulunmadığını hatırlatan Yezid Sayigh haksız mı? Hadiseler bunu teyin ve tasdik etmiyor mu?
“Büyük devletler” daha önce Afganistan ya da Irak’ta olduğu gibi Suriye’de çözüm değil çözümsüzlük istiyor. Çünkü çözümsüzlük devam ettiği müddetçe onlar daha çok silâh satmaya devam edebilecek. İnsanların ve ülkelerin savaşmadığı bir dünya her halde onlar için tercih edilen bir dünya değil. Eğer öyle olsa daha çok savaş için değil de daha çok barış için gayret sarfederlerdi.
Amerika, Rusya, ya da Çin samimî olarak Suriye’de barış istemiş olsa savaş devam edebilir mi? Maalesef bu ülkelerin kirli menfaatleri Suriye’deki kavganın, kargaşanın ve savaşın devam etmesini icap ettiriyor. Nitekim araştırmacı Yezid Sayigh, Suriye’deki durumu ifade etmek için “karşılıklı hamleler dengesi” ifadesini kullanmış. Bu benzetmeyi daha iyi anlatabilmek için “Filler kavga ediyor ve çayırlar eziliyor” diyebiliriz.
Tabiî ki bu noktada Türkiye’yi idare edenlere de önemli vazifeler düşüyor. Dünya siyasetine yön veren ‘büyük devletler’in bu planını, bu oyununu, bu tuzağını görüp ona göre adım atmakta fayda var. Bütün dünyadaki ‘iyi’leri harekete geçirebilecek bir dil kullanılmalı ve insanlığın Suriye’de devam eden savaşa itiraz etmesi temin edilmeli.
Bununla da işimiz bizmiş olmaz. Daha önce Afganistan ve Irak’ta ortaya konulan yanlışın Suriye’den sonra başka ülkelerde sahnelenmemesi için de gayret gerekir. Tarihteki hatalardan ibret almak şart. Ülkeleri çökertmek için bir araya gelen ‘büyük devletler’in bu yanlışa son vermesi insanlığın ortak menfaatidir.
Gerek Suriye’de ve gerekse benzer kriz bölgelerinde çözümsüzlük yerine çözümün tercih edilmesi için ne gerekiyorsa yapmak insanlığın üzerine düşen vazifedir. Bu vazifenin yerine getirilmesi için beraber ve birlikte gayret gösterelim, vesselâm.