"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Suçlu, ayağa kalk!

Faruk ÇAKIR
08 Ekim 2015, Perşembe
Görünüşte terörle mücadele ediyoruz, ama esasta ve temelde cehaletle, fakirlikle ve ihtilâfla kavga ettiğimizi görmek durumundayız.

Daha doğrusu, terörü besleyen bataklığın; cehalet, fakirlik ve ihtilâftan kaynaklandığını görmek icap ediyor. Terörü besleyen sebepleri ortadan kaldırmadan terör ortadan kalkar mı?

Anadolu Ajansı’nın “AA Editör Masası”nda (programına katılan) gündemle ilgili konulara dair  açıklamalar yapan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, çok çok önemli bir konuya dikkat çekmiş. Görmez “Güneydoğu vilayetlerinde gerçekleştirilen bir toplantıda ele alınan konular ve bölgeye yönelik çalışmalar” ile ilgili soru üzerine şöyle demiş: “Bölgedeki dini dokuya zararı sadece PKK terör örgütü vermedi. Bizim devlet olarak da bazı uygulamalarımız, oradaki dini dokuya, bizi asıl bir arada tutan dini dokuya, tarih içinde hep zarar verdi. Önce yapılan yanlışlar, sonra yapılan yanlışlara zemin hazırladı.” (AA, 6 Ekim 2015)

Diyanet İşleri Başkanı kimliğiyle ve bir akademisyen olarak Mehmet Görmez’in yaptığı bu tesbit gerçekten çok önemlidir. Bölgedeki ‘dini koku’ya sadece terör örgütünü değil, devletin de bazı uygulamaları sebebiyle zarar verdiğinin ifade edilmesi görmezden gelinemez. Elbette, devletin hangi uygulamaların oradaki dini dokuya zarar verdiğinin ayrıntılı bir şekilde ortaya konulmasına da ihtiyaç vardır. Türkiye ve Türkiye’yi idare edenler bunu yapmadıktan sonra terörün sona ermesi, kökünün kazınması kolay değildir.

Terör örgütünün bölgedeki ‘dini doku’ya verdiği zarar ile, devletin verdiği zararın kıyaslanması bile tek başına sarsıcıdır. Aynı zamanda, “Önce yapılan yanlışlar, sonra yapılan yanlışlara zemin hazırladı” tesbiti de yabana atılmamalı. Elbette bütün bunların enine boyuna konuşulması, tartışılması ve belki de ‘hata’ların listelenmesi icap eder. Dağınık bir şekilde zihinlerde yer eden bu meseleyi kim ortaya koyacak? Kim, Türkiye’yi idare edenleri ikaz edecek, uyaracak? Kim, hataların tekrarlanmasına mani olacak?

Sırf bu mesele için bile bir kongre toplansa yeridir. Nihayetinde bütün Türkiye’yi ilgilendiren bir konudan bahsediyoruz. Bölgedeki yara, devletin dini dokuya verdiği zarar sadece o bölge ile sınırlı kalmıyor ki. Bir vücudun azaları gibi, oradaki sıkıntı burayı, buradaki sıkıntı orayı etkiliyor. 

Dinî dokuya verilen zararın sebeplerinin listelenmesini işin ehline bırakıp göze çarpan bazı ihmalleri hatırlatmakta fayda var. En başta, bölgenin bilhassa memurlar için ‘sürgün yeri’ olması ve öyle görünmesi, memurların ‘ceza’ diye oralara sürülmesi devlet millet kaynaşmasına en büyük engellerden biri olmuştur. Ana dili konusundaki yasaklar da temel hatalardan biridir. Bölgede yaşayanların itibar ettiği mütedeyyin, âlim ve fâzıl insanların tesirinin ve gücünün kırılması; devlete güveni sarsmıştır. Problemlere, ‘inanç birliği’ penceresinden bakmayan her türlü politika neticesiz kalmıştır. Medreselerden yetişen ve insanların itimat ettiği âlimlerin, ‘diplomaları yok’ diyerek devre dışı kalması, ehil olmayan ‘diplomalılar’ın iş başına gelmesi dinî dokunun gittikçe zayıflamasına yol açmıştır.

Sıralamaya çalıştığımız problemler, denizden bir katre, dağdan bir taş hükmündedir. Asıl mesele, devletin şimdiye kadar sebep olduğu tahribatın farkına varılması ve yanlışta ısrar edilmemesidir. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez Hocanın bu tesbiti ciddiye alınmalı ve tahribatın tamiri için geniş iştirakin sağlandığı toplantılar yapılmalıdır. Görmez Hoca bu tesbitiyle, ‘suçlu’yu işaretlemiştir. 

Bütün Türkiye’de ‘dinî doku’nun çok acele tamire muhtaç olduğunu görelim.

Okunma Sayısı: 1968
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı