Kanun Hükmünde Kararnamelerle iş görmenin Türkiye için uygun olmadığını artık daha fazla kişi ifade ediyor.
Resmî Gazete’de yayınlanan 686 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 4.464 (dörtbin dörtyüz altmış dört) kişi daha memuriyetten ihraç edilmiş. (ntv.com.tr, 8 Şubat 2017)
İhraç edilen isimler arasında sürprizler de var. İktidarın icraatlarını destekleyenler bile bu ihraçların adil olmadığını söylemek durumunda kalmış. Meselâ, Hakan Albayrak, “Bu müthiş hamleden ötürü hükümetimizi tebrik eder, devlet büyüklerimizin ellerinden öperim. Vatan onlara minnettar. Cihangir İslâm’ın tasfiyesi sayesinde demokratik hukuk devletimiz çok büyük bir belâyı daha başından savmış oldu. (...) İroni bir yana… Nereye gidiyoruz yahu? Hak ve hürriyetlerin gasp edilmesine duyulan toplumsal tepki üzerinde yükselen bir partiye, Adalet ve Kalkınma Partisi’ne yakışıyor mu?” diye sormuş. (Karar g., 9 Şubat 2017)
Cihan Aktaş da Twitter hesabından “Bunu Türkiye’ye yapmayın. İlim adamlarının fikir açıklayamaz hale geldiği tek sesli veya sessiz akademi ortamları iyiliğimize değil” diye yazdı. (@chn_aktas 8 Şubat 2017)
Yusuf Kaplan da “Kriptolar referandum darbesi yapıyor! Bürokratik darbe bu” diye yazmış. (@yenisafakwriter, 7 Şubat 2017)
Taha Akyol da “OHAL” başlıklı yazısında başka bir noktaya dikkat çekmiş: “OHAL şartlarında kanıta bakılmadığı gibi yargı yolu da kapalı. AYM de eski içtihadını değiştirdi, bu hukukî denetimsizliği onayladı. (...) Türkiye mutlaka güçlü olmalıdır. Bunun yolu da daha fazla tutuklama, daha fazla görevden atma değil, daha fazla hukuktur.” (Hürriyet, 9 Şubat 2017)
Misalleri çoğaltmak mümkün.
Önemli bir nokta daha var: Yapılan işlerde adalet terazisinin iyi tartmadığı her halde görülüyor. Bu yanlışlar karşısında hakkı, doğruyu, adaleti hatırlatmak gerekmez mi? Mardin Milletvekili Prof. Dr. Mithat Sancar, Meclis’te yaptığı konuşmada 28 Şubat 1997 sürecinde mağdur olan ve şimdi vekillik yapanlara isimleriyle hitap ederek bunu sormuş. “Bir tek sözünüz yok mu? Siz atıldığınızda bütün bu demokratlar arkanızda durdu. İtiraz etti, başlarında ben vardım. Niye bir sözünüz yok? (...) Şu ‘Bir daha asla!’ raporunu hazırladınız. ‘Bir daha asla!’ sizin için miydi, herkes için miydi? (...) O zaman da size mürteci dediler. [Bir vekilin ismini zikrederek] Bugün bir sözün yok mu? (...) Birlikte insan hakları mücadelesi yürüttük. İnsan hakları sadece size yaradığı zaman mı insan hakları olarak kabul edilir? Siz mağdur olduğunuzda insan hakları var, ama sizin sevmedikleriniz, size muhalif olanlar haksızlıklara uğradığında yok. (...) O zaman size yapılan yanlışlara itiraz etti vicdanlı dürüst demokratlar. Bu insanların bir kısmı bugün üniversitelerden uzaklaştırıldı. (...) Yahu bu insanlarla ilgili bir sözünüz yok mu?”
Kim yaparsa yapsın yanlışa, hataya, kötüye itiraz etmek fazilettir. Yapılan yanlışlar Türkiye’ye iyilik getirmez. Hak, hukuk ve adalet mutlak surette tesis edilmeli. Adalet terazisi çok hassas tartmalı. Mülkün temelinin sağlam olması gerekmez mi?
Yargı yolunun kapalı olması, hukuki denetimin olmaması marifet değildir. Daha fazla hak, daha fazla hukuk, daha fazla adalete ihtiyacımız var vesselam.