Tarih, siyasette uzun olan günlerle doludur. Meselâ, DP’nin tek başına iktidara geldiği 14 Mayıs 1950 gününü, ‘sıradan bir gün’ olarak değerlendirebilir miyiz? 14 Mayıs 1950 günü, siyaseten 24 saat değil, belki de 24 yıl kadar önemli neticelere sebep olmuştur. Benzer şekilde siyaseten çok uzun olan başka günler de vardır. 

7 Haziran 2015 seçim günü de neticeleri itibarıyla ‘uzun bir gün’ olmuştur. O günün uzunluğunu Türkiye’yi idare edenler çok daha iyi bilir ve anlar. Tahmin edilemeyen bir netice ortaya çıktı ve tesirleri halen devam ediyor. O ‘bir gün’ muhtemelen önümüzdeki yılları da etkileyebilecek.

Çok sürpriz gelişmeler olmazsa, önümüzdeki Kasım ayında da muhtemelen ‘uzun bir gün’ yaşanacak. Türkiye’yi idare edenler 7 Haziran’da ortaya çıkan tablodan bir hükümet çıkaramadı ve çareyi ‘erken seçim’de gördü. “Bu tablodan istikrarlı bir hükümet çıkar mıydı çıkmaz mıydı?” konusu ayrı bir tartışma konusu olabilir. Ama nihayetinde sandıktan çıkan netice farklı değerlendirildi ve erken seçim yönünde görüşler beyan edildi. 

Normal şartlarda seçimden ürken, seçimden kaçan parti olmaz, olmamalı. Siyaset demek bir bakıma seçim demek. Sandıktan kaçmak isteyenler en başta siyasete soyunmamalı. Fakat ihtiyaç yokken, keyfi seçim kararları da alınmamalı. Öncelik, seçim sandığından çıkan mesaja göre adım atmak olmalı. Ne yazık ki 7 Haziran seçim akşamından itibaren yeni bir seçim konuşulmaya başlandı ve iş o noktaya gidiyor. 

Kasım 2015’te yapılacak olan muhtemel erken genel seçimin de siyaseten önemli neticeler doğurması mümkün. Türkiye’yi idare edenler ‘daha iyi netice’ almak için seçime gidiyor olsa da, bunun bir garantisi yok. Türkiye’de siyasî şartlar çok hızlı değişebiliyor. Siyaseten bir günden uzun olan gün sayısı hayli fazla. Sadece seçim günleri ‘uzun’ olmuyor. İstatistiklere göre, daha önce 6 kez yapılan erken seçimlerde bir önceki seçimde en çok oyu alan partiler hep oy kaybetmiş. 

Bazılarını biz de hatırlıyoruz: 12 Eylül darbesinden sonra 1983’te (merhum) Turgut Özal tek başına iktidar olmuştu. 6 Eylül 1987’deki ‘siyasî yasakların kaldırılması referandumu’nda millet yasaklar kalksın deyince Özal ‘baskın seçim’ kararı almış ve Kasım’daki seçimde yüzde 9’luk bir oy kaybına uğramıştı.

Özal sonrası liderlik kavgası yaşayan ANAP, Mesut Yılmaz Genel Başkan olunca erken seçime gitme kararı almıştı. Normalden bir yıl önce yapılan (erken) seçimlerde ANAP yine oy kaybetti.

Şimdiye kadar yapılan ‘erken seçim’lerde ‘büyük parti’lerin oy kaybetmiş olması, bundan sonra da sürekli ‘büyük parti’lerin oy kaybedileceği anlamına gelmeyebilir. Fakat, tarihte yaşananlar ibret vericidir. 

Muhtemelen önümüzdeki seçim sürecinde ve Kasım 2015 seçimlerinde de ‘uzun gün’ler yaşanacak. Tabiî ki nelerin yaşanacağını bugünden bilmek mümkün değil. Hiç unutmamamız gereken nokta, bilhassa Türkiye’de siyaseten ‘bir gün’ün çok uzun olabileceğidir. 6 Haziran 2015 ile 8 Haziran 2015 arasındaki fark sadece ‘bir gün’ müdür?

Günler ne kadar uzun olursa olsun, her işte bir hikmet ve hayır ciheti olduğunu hiç unutmayalım ve “Pencerelerden seyret, içlerine girme” tavsiyesini temel ölçü yapalım derim.