"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sivil siyaset zayıflamasın

Faruk ÇAKIR
19 Eylül 2015, Cumartesi
Türk Sanayici ve İş Adamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran-Symes, terör hadiseleri sebebiyle sivil siyasetin zayıflama tehlikesine dikkat çekmiş.

TÜSİAD Başkanı Başaran-Symes, içinde bulunduğumuz tabloyu şöyle özetlemiş: “Genel bir güvensizlik, tahammülsüzlük ve şiddet hali ülke sathına yayılmış, tüm toplumu geriyor, bizi birbirimizden uzaklaştırıyor. Bunu hak etmiyoruz. Bunların sür’atle geride kalması gerektiğine inanıyoruz. Amasız ve fakatsız bir şekilde terörü ve şiddet unsurlarını kınıyoruz.”

Başaran-Symes, toplumun müreffeh, huzurlu ve demokratik bir geleceğe kavuşması için gerekli adımların ancak demokratik bir ortamda gerçekleştirilebileceğine inandıklarına da işaret ederek, daha gelişmiş bir demokratik yapının toplumsal uzlaşmayı tesis ederek, siyasal ve ekonomik istikrarı kalıcı hale getireceğini dile getirmiş. (AA, 17 Eylül 2015)

TÜSİAD Başkanı Başaran-Symes dikkate alınması icâb eden bir tesbitte daha bulunmuş: “AB’nin Türkiye’ye çifte standart uygulaması bizim doğru bildiğimiz yolda ilerlememizi engellememeli.” 

Kanaatimizce, Türkiye’yi idare edenlerin düştükleri hata burası. Her fırsatta diyorlar ki, “AB yöneticileri Türkiye’nin AB üyesi olmasını istemiyor. Bize zorluk çıkarıyorlar. O halde biz de onlara zorluk çıkarır, ‘kafa’ tutarız!”

İlk bakışta haklı gibi görünse de, bu itirazın Türkiye’nin aleyhinde olduğunu görmek durumundayız. Ülkemizin AB üyesi olması Türkiye’nin ve bu topraklarda yaşayanların umumiyetle menfaatinedir. O halde, bazı AB yöneticilerine, “İkinci Avrupa”ya kızarak ‘yorgan’ı, AB üyeliği imkânını yakamayız ve yakmamalıyız. Madem ‘doğru yol’ AB üyeliğindedir, o halde bu yolda ısrarlı olmak gerekir. 

Önümüzdeki seçim ve muhtemel neticelerini de değerlendiren TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran-Symes,

“Bu seçimden her ne sonuç çıkarsa çıksın, kurulacak tek parti veya koalisyon hükumetinin önceliği, (...) piyasalara güven vermek, iç güvenliği sağlamak ve hukukun üstünlüğünü mutlak şekilde geçerli kılmaktır” demiş. 

Adalet mekanizmasına güvenin düşük olduğu bir ülkenin sürdürülebilir ve sağlıklı büyümesinin, yüksek katma değer üretecek uzun dönemli yatırımları çekmesinin beklenemeyeceğini de hatırlatan Başaran-Symes, her şeye rağmen umutsuzluğa kapılmaya gerek olmadığını da hatırlatmış. 

Terörün kınanması gerektiği, umumî bir güvensizlik halinin hüküm sürdüğü ve huzurlu bir ülke için hukuk alanında ciddî iyileşmelerin gerektiği hususu her halde tartışmasız kabul edilir. En dikkat çekici tesbitlerden biri de, AB’deki ‘İkinci Avrupa’ anlayışına sahip olanlara kızıp kendi menfaatimize olan AB üyeliği hedefinden vazgeçme ihtimalidir. Elbette ‘İkinci Avrupa’ mensupları bunu ister ve Türkiye’yi küstürmek için ellerinden geleni yapar. Türkiye’yi idare edenler bu tuzağa düşmemeli. Pireye kızıp yorgan yakanın kâr ettiği görülmüş müdür?

“Hukukun üstünlüğünü mutlak şekilde geçerli kılmak” gerektiği şeklindeki tesbit de, “Önce hürriyet, sonra ekmek” şeklinde formüle edilemez mi?

İş dünyasından böyle mesajların gelmesi Türkiye’nin menfaatinedir, vesselâm.

Okunma Sayısı: 1657
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı