"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Silâh tüccarlarını sevindirme!

Faruk ÇAKIR
26 Aralık 2016, Pazartesi
Savaşların asıl kazananının silâh tüccarları olduğu her halde tartışılmaz.

Zafer kazandığını düşünenler gerçekte silâh tüccarlarına neler kazandırdıklarını hatırlasa belki de bu kadar kanlı savaşlar yaşanmazdı.

Ülkeler arasındaki gizli ve açık savaşların yanı sıra törer saldırılarının da silâh tüccarlarına yaradığı belli. Yapılan araştırmalar ülkelerin son yıllarda silâha daha fazla para ayırdığını ortaya koyuyor. Keşke silâha harcanan paralar eğitim ve sağlık hizmetlerine ayrılabilse. Dünyada ayrı devletler olduğu müddetçe silâhlanma yarışının tamamen sona ermesi beklenemez, ama azaltılması mümkündür. Başta BM olmak üzere ‘büyük devlet’ler sadece kendilerini düşünen politikalardan vazgeçse, muhtemelen silâhlanma yarışı da hız kaybecek. 

Silâhın iki ucu da keskindir. Hem sahip olana hem de başkasına zarar verme ihtimali var. Dolayısı ile silâhlanmayı teşvik edenlerin bin defa düşünmesi doğru olur. Şahısların silâhlanma arzusu ortaya koymalarında 15 Temmuz’da yaşananların ne ölçüde tesirli olduğunu bilmek mümkün olmasa da, yapılan çağrılar hatırlardadır. Kişilerin silâhlanması noktasında Amerika çok farklı bir örnek. Türkiye’nin şartlarının farklı olduğu her halde kabul edilir.

Şahsî silâhlanmaya karşı mücadele amacıyla faaliyet gösteren Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ayhan Akcan şöyle demiş: “Şiddetin, savaş haberlerinin sürekli gündemde olduğu, bombaların patladığı ülkemizde insanların korku içinde olması ve kendini güvensiz hissetmesini neden olarak gösterilebilir. (...) Türkiye’de iki evden birinde silâh var.” 

Umut Vakfı’nın tuttuğu istatistiklere göre, 2015’te Türkiye’de 2.175 silahlı olay basına yansıdı. Ateşli ve kesici silâhlarla işlenen olayların yüzde 71’i tüfek, tabanca, beylik silâhı gibi ateşli silâhlarla, yüzde 29’u kesici ve delici aletlerle yapıldı.

Dünya ülkeleri savaşı değil de barışı esas almış olsa silâhlanmaya bunca para harcanır mıydı? Aynı şekilde terör örgütlerine bir bütün olarak karşı çıkılmış olsa, silâhlanma yarışı bu kadar hız kazanır mıydı?

Silâh satarak para kazandığını düşünen insanlar ve şirketler gerçekten hem kendilerini hem de dünyayı ateşe attıklarının farkında değil mi? Bu kişiler ve şirketler başka ürünler satarak da zengin olamazlar mı?

İslâm ülkelerinin silâhlanma yarışına girmiş olması da ayrı bir problem. Devletler arasında düşmanı caydırıcı, günün şartlarına uygun silâhlarla silâhlanmak da gerekir, ama bunu aşırıya kaçmadan ve silâhlanma yarışına girmeden yapmak lâzım. Uluslar arası toplantılarda silâhlanmayı teşvik edici değil, aksine silâha daha az para harcayan politikaları teşvik etmek gerekir. 

Kuzey Kore örneğinde olduğu gibi halkı fukaralık denizinde yüzen bazı ülkelerin silâhlarıyla dünyaya korku salmaya çalışması büyük bir çelişki değil mi? Bilhassa İslâm ülkeleri bu noktadaki politikalarını gözden geçirmek durumundalar.

Ölçüsüzce silâhlanmaya ayrılan paralar gerçekten çok pahalıdır. Hele hele İslâm ülkelerinin başkalarının kasalarını doldurmak uğruna birbiriyle kanlı bıçaklı olması, ancak kıyamet alâmeti olabilir.

Silâh tüccarlarını sevindirecek adımlar atmaktan vazgeçilsin.

Okunma Sayısı: 1900
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı