Dünyadaki pek çok derdin ‘şiddete dayanmayan sivil itaatsizlik’ metoduyla çözülebileceğini gösteren çok sayıda örnek vardır.
Bunlardan biri de doğum günü ABD’de millî bayram olarak kutlanan 4 kişiden biri olan Martin Luther King’in hayatıdır.
Konu ile ilgili kaynaklarda yer alan ve herkesin bildiği üzere 15 Ocak, ABD’de Martin Luther King Günü olarak kutlanıyor. Yani resmî bayram. Bugün doğum günü bayram olarak kutlanan King, hayattayken ‘kamu düzenini bozduğu’ gerekçesiyle defalarca tutuklanmış, dayak yemiş, evi bombalanmış ve sonunda bir suikaste kurban gitmiş. Martin Luther King’in doğum günü, Hz. İsa, Kristof Kolomb, George Washington ile beraber ABD’de millî bayram olan 4 kişiden biri.
1964 yılında Nobel Barış Ödülü de alan Martin Luther King’in hayatı azim ve gayretin, aynı zamanda şiddete karışmadan maksada ulaşmanın mümkün olduğuna güzel bir misal. Martin Luther King, Jr. (15 Ocak 1929’da Atlanta’da doğmuş. Dünya genelinde şiddet karşıtı ve ırksal eşitlik görüşleriyle tanınıyor. 1977 yılında, ölümünden 9 yıl sonra, eski ABD başkanı Jimmy Carter tarafından ‘Başkanlık Özgürlük Ödülü’ne lâyık görülmüş ve onuruna “Martin Luther King Günü” kutlanmaya başlanmış.
Dünya tarihinde ve Amerika tarihinde çok garip hadiseler yaşanmıştır. Bunlardan biri de 1 Aralık 1955 günü Rosa Parks isimli bir hanımın, ABD’de uygulanan “Jim Crow yasaları” gereği otobüsteki yerini bir beyaza vermesi gerektiği halde buna karşı gelmesi ve neticede tutuklanmış olmasıdır. Evet, o tarihe kadar siyahlar, ‘kanun gereği’ yerlerini ‘beyaz’lar vermek mecburiyetindeymiş. Bu gelişmeler üzerine King, Montgomery Otobüs Boykotunu düzenlemiş. Boykot 382 gün sürmüş ve durum o kadar gerginleşmiş ki karşı görüşte olanlar Martin Luther King’in evini bombalamış. King tutuklansa da boykot, Amerikan Yüksek Mahkemesi’nin eyaletler arası otobüslerde ve diğer ulaşım araçlarında ırk ayrımcılığını kanun dışı ilân etmesine kadar devam etmiş.
Uzmanların ifadesine göre King, Mahatma Gandhi tarafından uygulanan, ‘şiddete dayanmayan sivil itaatsizlik felsefesi’nin takipçisiydi. FBI, 1961 yılından itibaren, Yurttaş Hakları hareketine komünistlerin sızdığı korkusuyla King’i dinlemeye başlamış, fakat böyle bir delile ulaşılamamış. King, siyahların oy hakkı, ayrımcılığın sona ermesi, çalışan hakları ve diğer temel haklar için gösterileri düzenlemiş ve neticede bütün bu haklar 1964 yılında çıkan Yurttaş Hakları Kanunu (1964) ile 1965 yılında çıkan Oy Hakkı Kanunu (1965) ile Amerikan hukukunun birer parçası olmuş.
Martin Luther King’in belki de en çok 1963 yılında “İş ve Özgürlük İçin Washington’a Yürüyüş” sırasında Lincoln Anıtı önünde yaptığı “Bir Hayalim Var” konuşması dikkat çekicidir. O konuşmasında şöyle demiştir:
“Bir gün, dört çocuğumun da derilerinin rengi ile değil de kişilikleri ile yargılanacağı bir ülkede yaşayacaklarına dair bir hayalim var.”
King, muhtemelen ABD’deki ‘ifsat komiteleri’nin planları sonunda 4 Nisan 1968 günü bir konuşma esnasında silâhlı saldırı ile öldürülmüş. Suikastten 5 gün sonra, ABD Başkanı (Lyndon B. Johnson,) yas ilân etmiş ve aynı gün 300.000 kişilik bir kalabalık King’in cenazesine katılmış. Cinayeti işleyen kişi de daha sonra yakalanıp 99 yıl hapis cezasına çarptırılmış.
Hayattayken ‘kamu düzenini bozduğu’ gerekçesiyle defalarca tutuklanmış biri ismin, ölümünden sonra ‘doğum gününün bayram ilân edilmesi’ kaderin garip bir cilvesi değil mi?
‘Şiddete dayanmayan sivil itaatsizlik’ bir bakıma “müsbet hareket” olarak da görülemez mi? Şiddete bulaşmadan azim, gayret ve kararlılıkla devam edilen yol Allah’ın izniyle maksadına ulaşır. Tarihte çok örnekleri var, bu da bir örnek..