Daha çok kazanma hırsının bir neticesi olarak ortaya çıkan ‘rüşvet’ hastalığı sadece ülkemizin değil, bütün dünyanın derdi hâline gelmiş.
Uluslararası Para Fonu (IMF) uzmanlarınca hazırlanan “Yolsuzluk: Maliyetleri ve Çözüm Stratejileri” raporuna göre rüşvetin dünya ölçüsündeki yıllık maliyetinin 1,5 ila 2 trilyon dolar arasında olduğu belirtilmiş.
Raporda, yolsuzlukla mücadelenin giderek büyüyen bir âciliyet olduğuna işaret edilirken, “Bu âciliyet, büyüme ve istihdam beklentilerinin birçok ülkede düşük seyrettiği ve bazı yüksek profilli yolsuzluk dâvâlarının öfkeye yol açtığı bir ortamdan kaynaklanıyor” değerlendirmesi yapılmış. (AA, 12 Mayıs 2016)
Rüşvet için ayrılan paranın, ‘millet menfaatine ait işler’e harcandığını bir düşünelim. Sözü edilen para 2 trilyon dolar olunca durup göz ardı etmek doğru olmaz. “Bu para ile şunlar şunlar yapılır” diye sıralamak yerine, “Bu para insanlık için harcansa, yer yüzünde tek bir kişi bile aç kalmaz” denilemez mi?
Elbette en başta rüşvetin ortadan kaldırılması için ‘ahlâkî/ahlâka yatırım’ yapmak lâzım. Rüşvet, yolsuzluk, usûlsüzlük gibi kötülükler birbirini besleyen hastalıklardır. Maddî cezalarla rüşveti ortadan kaldırmak, hele hele bunu dünya genelinde yapabilmek kolay değil. Dünya idarecileri bu meseleyi ‘dert’ olarak görüyorsa bir masa etrafında toplanıp çaresini de aramalıdırlar.
Unutulmaması gereken bir nokta da, asıl büyük ‘rüşvet’lerin uluslar arası ihalelerde yaşandığıdır. Büyük ihalelerde milyar dolarlık rüşvetlerin alınıp verildiği şehir efsanesi gibi de olsa anlatılır. Elbette rüşvetin belgesini bulmak, ortaya çıkarmak ve üzerine gitmek kolay değil. Çünkü rüşvet alan da veren de çok önceden ‘kılıf’ını, ‘bahane’sini, kendisine göre ‘tedbir’ini alır. Son günlerde gündemi meşgul eden “Panama Belgeleri” acaba uluslar arası rüşvet çarkının bir neticesi, bir sonucu, bir özeti değil midir? Temiz ve helâl para kazananlar, kazandıkları paraları gizli hesaplarda tutmayı tercih eder mi? Milyarlarca dolarlık gizli hesaplar varsa ve dünya ölçeğinde bu durum ‘normal’ karşılanıyorsa rüşvetle mücadele edenler başarılı olabilir mi?
Rüşvet ve yolsuzluklar uzun dönemde dünya barışını da tehdit etmektedir. “Biri yer bini bakar”sa, dünyanın huzura kavuşması mümkün olur mu?
O halde, dünya barışını temin iddiasıyla kurulan Birleşmiş Milletler (BM), dolaylı olarak rüşvet ve yolsuzluklarla mücadeleyi de gündemine taşımalıdır.
Silâh tüccarlarının kışkırtmasıyla savaşlara sürüklenen ülkelerin, rüşvet çarkını kırması kolay değil. Ne var ki, bu çark kırılamadıktan sonra sadece fakir ülkeler değil, zengin ülkeler de bedel ödemeye devam eder ve ediyor.
Hiç vakit kaybetmeden bu rüşvet çarkı durdurulmalı ve milletlerin imkânları yine milletlere, insanlığa hizmet için sarf edilmeli. Bu ne kadar erken başarılabilirse dünya barışı da o nisbette erken tesis edilir. Aksi hâlde rüşvet çarkı döner ve insanlık bu ağır faturanın altında ezilir.
Temennimiz, IMF uzmanlarının ortaya koyduğu bu sarsıcı raporun dünyadaki bütün idarecileri uyandırmasıdır.