Kriz yılları aynı zamanda büyük tuzakların da kurulduğu günlerdir.
15 Temmuz 2016 hain darbesinden sonra asıl darbenin ‘inançlar’a vurulmak istendiği ortaya çıkıyor. Darbe girişimini fırsat bilen bazı insafsızlar, milyonların imanını kurtarmaya vesile olan Risale-i Nur eserlerine ve onun müellifi Bediüzzaman’a toptan saldırı düzenlemiş durumda.
“Ne alâkası var?” denilebilir, ama yaşanan hadiselere bakınca var olduğu anlaşılıyor. Belli bir merkezden emir almışçasına hareket eden bazı insafsızlar, şimdiye kadar tekrarlanan iftira ve isnatların yanında daha önce akla ve hayale gelmemiş yeni iftiraları da sıralıyorlar. Risale-i Nur’a ve Bediüzzaman’a o kadar büyük iftiralar atıyorlar ki, bunlara ‘iftira’ demek bile azdır. Tepki ve cevap vermek için dahi olsa tekrarlamaktan hicap duyduğumuz bu iftiralar şeytanın bile aklına gelmezken, bazı ‘insi şeytan’ların aklına gelmesi ‘gençliğin imanı üzerine’ büyük tuzaklar kurulduğunu akla getiriyor.
Dünya âlem biliyor ki Risale-i Nur’un birinci meselesi, başta gençler olmak üzere, bütün insanların ve insanlığın imanını kurtarmaktır. Ve şükürler olsun ki, bu eserler bu hususta kendisi ispat etmiş, imansızlık cereyanının söndürdüğüne şahit olunmuştur. Dolayısı ile Risale-i Nur eserlerine hücum edenlerin ‘bilgisizlik’ten dolayı değil, insafsızlıktan ve bir yerlerin oyununa gelmekten dolayı bu cinayeti işlediklerine hükmedebiliriz.
Her defasında ifade etmeye çalıştığımız üzere tekrarlamak isteriz ki Risale-i Nur kendi müdafaasını yapmıştır ve bundan sonra da yapar. Bu hususta bir gram tereddüde yer yoktur. Risale-i Nur, en cebbar zalimlerin hücumuna karşı bile kendisini müdafaa etmiş, binden fazla mahkemede beraat etmiştir. Dolayısı ile bu eserleri karalamak şimdiki insafsızların yapabileceği bir iş değil. Onlar üflemeye çalıştıkça, Risale-i Nur eserleri daha fazla bilinip daha fazla okunacak ve inşallah milyonların imanları kurtulmaya devam edecek.
Tuzağın büyüklüğünü vaktinde ve zamanında göremeyen bazıları, belli mahfillerin Risale-i Nura hücumlarını tazelemeleri üzere, asıl hedefin bu eserler olduğunu anlamaya başladılar. Buna rağmen yetkilileri ikaz etmek akıllarına gelmiyor. Kabahati yine ilgisiz kişilerde arama hatasında düşmüşler.
Son günlerde yapılan bir hata da, bazı operasyonlar sonrasında Risale-i Nur eserlerinin de ‘suç unsuru’ gibi teşhir edilmiş olmasıdır. Bu tavra itiraz etmemek mümkün mü? Risale-i Nur eserlerinden her hangi birinin başka suç unsurlarıyla birlikte teşhir edilmesi ve fotoğrafının çekilip servis edilmesine en başta Risale-i Nur’dan istifade edenlerin itiraz etmesi gerekmez mi? Bu tavrı sıradan bir haber ya da fotoğraf servisi gibi görmek mümkün mü? Bu haberlerin maksadı insanları Risale-i Nur’dan ürkütmek, kaçırmak ve uzaklaştırmak değilse, nedir?
Bununla birlikte, bu haber ve tuzakların tutmayacağını da biliyoruz. Risale-i Nur Kur’an tefsiridir ve insanların aklına ve kalbine hitap edip imanları kurtarmaya devam edecek inşallah. Yanlışçılara yanlışlarını hatırlatmak da bir vazife olduğu için, ‘kitap’ları suç aleti gibi gösterilmesine itiraz etmek lâzım ve itiraz ediyoruz.
Risale-i Nur’u suç unsuru gibi göstermek isteyenler ve bu yanlış karşısında itiraz etmeyenler büyük vebal altındadır vesselam.