Ramazan ayının vesile olduğu huzurlu iklime tahammül edemeyen teröristler, İstanbul, Vezneciler’de patlattıkları bomba ile 7 polis ve 4 sivil vatandaşın ölmesine sebep oldular. Bu kanlı terör saldırısı sonrasında bir defa daha anlaşıldı ki terörle mücadele Türkiye’nin öncelikli meselesi olmalıdır.
Patlayan bombalar sebebiyle teröristler ve onları bu yola sevk eden kişi ya da kişiler her türlü kınamayı ve cezayı hak ediyor. Fakat mesele kınamakla hallolmuş olur mu? Türkiye’yi idare edenlere düşen görev, benzer patlamalara sebep olmayacak şekilde tedbir almaktır.
Terörle mücadelenin zorluğunu inkâr eden olmaz. Ancak bu zorluk, terörle mücadele edilemez anlayışını getirmemeli. Terörle mücadele, hele böyle uluslar arası kolları olan örgütlerle mücadele zordur, ama mümkündür.
Maalesef her geçen gün daha fazla terör hadisesi yaşanmaya başlandı. Bütün bunlar ‘tuzak’ olabilir, ama maharet tuzakları bozmak değil mi? Millet haklı olarak terörün sona erdirilmesini istiyor. Elbette idarecilerimiz de bunu ister ve istiyor, ama gerekli adımlar atılıyor mu? Atılıyorsa nasıl olup da terör en büyük şehrimizde bomba patlatabiliyor?
Terörün ne zaman ve nerede ortaya çıkacağı belli olmaz. En güvenlikli, en güçlü, en büyük ülkelerde de bu anlamda terör hadiseleri olabilir ve olmuştur. Bizdeki yanlışlık, terörle mücadelenin ilk sırada yer almadığı yönündeki görüntüdür. Terör sebebiyle bunca ocak sönerken başka meselelerin gündemin ön sırasında yer alması kabul görür mü?
Yanlışlardan biri de gerçekleri görmemektir. Açıklamalara bakılırsa terör bitti bitiyor. Vukuata bakınca durum farklı. Terörle mücadele yolları ve metodlarının da doğru olması gerekir. En başta teröristlerin yetiştiği şartları ortadan kaldırmaya çalışmalı. Bu yol uzun ve zor olanıdır. “Terör bitti bitiyor” diye konuşmak ise kolay olanı.
İdarecilerimiz yıllardan beri “Terörün belini kırdık, bitirdik” diyorlar. Bataklığı kurutmadan sineklerin azaldığı görülmüş müdür? Yeni teröristlerin yetişebildiği şartlar varsa, terör biter mi? Kolay olan değil, zor ama netice alıcı yolu tercih etmek durumundayız.
Daha önceki terör saldırılarında olduğu gibi bu defa da tekrarlamakta fayda görüyoruz: Türkiye terörle mücadeleyi mutlak surette birinci, birinci, birinci gündem maddesi yapmalı. Bir yıl değil, elli yıl, yüz yıl sonrasını düşünüp ona göre kalıcı adımlar atılmalı. Şenlikler, açılışlar, kapanışlar, nutuklar tamamen değilse bile makul sınırlara çekilmeli. Bizim böyle bir derdimiz olduğu hiç unutulmamalı. Terörün uzağımızda değil, yanı başımızda olduğunu görmeliyiz. “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” tavrı hemen terk edilmeli. Madem acılar paylaşılarak azalıyor, o halde terör acısını içimizde hissetmeli ve sona ermesi için duâ etmeliyiz.
Duâların kabul edildiği bu mübârek Ramazan ayı hürmetine Allah’a yalvaralım: Ya Rab! Milletimizi ve memleketimizi terör belâsından koru. Teröristler eliyle tuzak kuranlara fırsat verme! Tuzaklarını başlarına çevir! Bizlere gerçek fecr-i sâdıklar, sabahlar ve bayramlar yaşat! Âmîn.