"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Pireye kız, yorganı yakma!

Faruk ÇAKIR
08 Temmuz 2017, Cumartesi
Neredeyse on yıl boyunca ‘AB uyum paketleri’ açıklandı ve açıklanan her paketle, atılan her adımla biraz daha AB’ye yaklaşıldı.

Türkiye’yi idare edenler de haklı olarak bu adımlarla, bu paketlerle övündü. Siyasetçiler çoğu zaman kullandıkları dille ifade edersek ortada bir ‘kazan-kazan’ durumu vardı. Bundan hem AB ülkeleri hem de Türkiye faydalandı.

Derken ne olduysa oldu, hava değişti. İleri doğru atılan adımlar durdu, önce yerinde saydı ve sonra geri adımlar başladı. Garip olan, yıllar önce Avrupa Birliği üyeliği yolunda ileri doğru atılan adımlarla övünüldüğü gibi, şimdi de yerinde sayma ya da geri atılan adımlarla övünülüyor. Tek başına bu bile derin bir çelişki değil mi?

Türkiye, AB’ye üye olsa da olmasada bu meseleye bakış, prensiplere dayalı olmalı. Arzumuz ve isteğimiz Türkiye’nin ve Türkiye’de yaşayan herkesin daha zengin, daha huzurlu, daha insanî şartlarda yaşamasıdır. Elbette bu istek sadece ülkemizle de sınırlı değildir. Keşke bütün dünya, bütün insanlık sıkıntıları geride bıraksın ve huzur içinde yaşasın.

Dünya sebepler dünyası olduğu için bunu temin etmenin belli başlı yolları vardır. Bir yolu da ülkeler ve milletler arasında birlikler kurmak, aradaki ‘tanışıklığı’ geliştirmektir. Çünkü bilinir ki insan bilmediği şeye düşman olur. Türkiye ile Avrupa Birliği ülkeleri arasındaki iyi ilişkilerin gelişmesi de bir bakıma AB ile mümkün olmuştur ve oluyor.

Avrupa Birliği’nde yaşayan 450 milyon nüfusu temsil eden bir siyasî güç olarak ‘bağlayıcı olmayan karar’lar alan Avrupa Parlamentosu, son kararıyla Türkiye’yi ve Türkiye’de yaşayanları üzdü, mağdur etti. Bağlayıcı olmasa da AP’nin yeni kararı AB ile Türkiye arasında devam eden müzakerelerin askıya alınmasını teklif ediyor. Elbette böyle bir karar hem Türkiye’nin hem de AB’nin menfaatine değildir.

Bugünkü tablonun sorumlusu kim olursa olsun, yine de hadiselere prensipler penceresinden bakmak gerekiyor. Madem bu karar iki taraf için de iyi değil, isabetli olmamıştır; o halde düzeltilmesi için çalışmalar yapılmalıdır. Türkiye’yi idare edenlerin yapması gereken şey, ‘pire’ye, yanlış karara kızıp ‘yorgan’ı, AB muktesebâtını yakmamak ve yıkmamak olmalıdır. Elbette bu yanlış bir karardır. Ancak biliyoruz ki yanlış ve kötü kararlar emsal olmaz ve olmamalı. Mümkün olan her türlü diplomatik yol ve dil kullanılmalı ve bu kararı alanlar ikna edilmeli. Bunu yapmakla Türkiye bir şey kaybetmez. Neticede milletin menfaati bu kararın düzeltilmesi yönünde ise o yönde gayret sarfetmek gerekir. Yanlışa yanlışla cevap vermek sadece yanlışları çoğaltır. Madem geçmişte doğru adımlar atıldı, aynı doğru adımları yeniden atmak gerekir.

Her defasında ifade etmeye çalışıldığı üzere bu yanlış kararların düzeltilmesi mümkündür. Türkiye bunu geçmişte yaptığı gibi günümüzde ve gelecekte de yapabilir. Bunlar netice itibarıyla siyasî kararlardır ve düzeltilebilir. 

Pireye ve pirelere kızmakta elbette haklıyız, ama lütfen yorganları yakmayalım. Çünkü yorgan bizim!

Okunma Sayısı: 2619
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı