Darbecilerin sebep olduğu yıkımı, maddî ve manevî tahribatı tesbit etmek bile zor. 15 Temmuz’daki darbe esnasında yaşananların sebepleri ve sonuçları daha uzun süre tartışılacak.
En öne çıkan konulardan biri istihbarat konusunda yaşananlar. Gerek cumhurbaşkanı ve gerekse başbakan, darbe olduğunu istihbaratla ilgili bürokratlardan değil eşlerinden, dostlarından, tanıdıklarından aldıklarını açıkladılar. Haliyle bu mesele gündemin ön sıralarına yükseldi.
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, NTV’de darbe girişimine ilişkin istihbarat zaafiyeti olup olmadığıyla ilgili bir soruyu cevaplandırırken şöyle demiş: “Evet, bir istihbarat zaafiyeti var. Bunu Sayın Cumhurbaşkanımız da çok açık, net bir şekilde ifade etti. Genel olarak bir istihbarat zaafiyeti var. Düşünebiliyor musunuz, bu haberler ortaya çıkmaya başlayınca ülkenin en büyük istihbarat örgütünün başını arıyor Cumhurbaşkanımız ve ulaşamıyor, ulaşamadığını söylüyor. (...) Ötesinde ne var onu hep birlikte göreceğiz. Çalışmalar, süreç devam ediyor. Kısa süre içinde bunun sadece bir istihbarat zaafiyeti mi, yoksa başka bir şeyler de var mı, onları hep birlikte bütün milletimiz görecek. O bilgilere ulaştığımızda elbette kamuoyuyla paylaşacağız.” (AA, 22 Temmuz 2016)
Önümüzdeki günleri ilgilendiren önemli bir konu da kurunun yanında yaşın da yanma ihtimalidir. Acaba açığa alınan binlerce kişinin içinde suçsuz olanlar yok mu? Nitekim CNN Türk canlı yayına katılan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ bu endişeyi de taşıdığını ifade edip şöyle konuşmuş: “Kurunun yanında yaşın da yanma endişesi her yerde var. Bu endişe bende de var. Bunu engelleyecek olan yargıdır. Delillerin değerlendirmesini cumhuriyet başsavcılarımıza yapacak. Yargılama sırasında mahkeme heyeti bütün delilleri ve savunmaları değerlendirdikten sonra karar verecektir. Ben yargımızın bunu ayırt edeceğine inanıyorum. Türk yargısının önümüzdeki süreçte masumların ceza almaması için elinden geleceğini yapacağına inanıyorum.” (DHA, 22 Temmuz 2016)
Bütün idareciler ortada bir istihbarat zaafiyeti olduğunu ifade ediyorsa durup düşünmek gerekir. 15 yıl devam eden bir tek başına iktidar döneminde bile istihbarat zaafı yaşanıyorsa, darbeler gerçekleştirilmeden önce haber alınıp engellenemiyorsa bin defa düşünmek ve tedbir almak gerek.
Belki de bu meseleden daha önemli olan kurunun yanında yaşların da yanma ihtimalidir. Suçun şahsiliği prensibi ve birinin hatasıyla başkasının suçlanamayacağı gerçeği hep göz önünde bulundurulmalıdır. Bu noktada adalet sistemine çok iş düşüyor. Ancak bu hassasiyeti sadece adalet sisteminden beklemek de yanıltıcı olur. Siyasetçiler ve idareciler adalet sisteminin sağlam ve sağlıklı işlemesi için ellerinden geleni yapmak durumundadırlar. Adaletin geç tecelli etmesi ülkemizin müzmin dertlerinden biriydi. On binlerle ifade edilen yeni dosyaların bu işleyişi daha da yavaşlatmaması için atılması gereken her adım atılmalı. Tabiî ki, adalet hızlı tecelli etsin diye haksızlıklara kapı açmamak şartıyla.
Hiçbirimiz unutmayalım: Adalet mülkün temelidir. Adalet, adalet, adalet.