Milyonlarca öğrenci için eğitim yılının ikinci dönemi başladı. Faydalı ve hayırlı olması için duâ ediyoruz. Duâ edelim ama, eğitimin içinde bulunduğu sıkıntıları da görelim.
Türkiye’yi idare edenlerin dahi itiraf ettiği üzere eğitimde arzu edilen seviyelere gelmiş değiliz. Tabii ki ülkemizin bütün dertleri önemlidir ve hepsine mümkün olan en erken zamanda çare ve çözüm bulunmalı. Fakat eğitim çok daha önemli. Çünkü dertlerimize çare bulmasını beklediğimiz kişiler de bu eğitim sisteminde yetişiyor. Ehil ve uzman kişiler yetiştirebilirsek hem eğitimin hem de diğer dertlerimizin çarelerini bulabiliriz.
Demokrasi ve Eğitim Stratejik Araştırmalar Merkezi’nce (DESAM) yapılan bir açıklamada, Türkiye’de genel olarak eğitimin hâlinin içler acısı olduğu ve ehliyetsiz kişilerce reform adı altında yanlış işler yapıldığına dikkat çekilmiş. Açıklamada özellikle dikkat çekilmesi gereken bir nokta şöyle ifade edilmiş:
“Eğitimle alâkalı alınan kararlarda eğitimin öznesi olan öğrencilere ve eğitim bileşenlerine hiç kimse fikrini dahi sormuyor. Öğretmenlere, velilere, dahası bu işten anlayanlara, sırf ‘kendilerinden değil diye’ danışan yok. Eğitim sistemimiz öğrencilere özgürlük alanı tanımıyor. Her geçen gün demokratik olmaktan uzaklaşan eğitim sistemimiz öğrencilere düşünme imkân ve fırsatı vermiyor.”
Kanaatimizce bu nokta çok önemli. Eğitimle ilgili olarak alınan kararların taraflara, ehil olanlara sorulduğunu ve daha da önemlisi bu cevapların dikkate alındığını söyleyebilir miyiz? Sorulmuyorsa çok büyük yanlışlık. Eğer sorulup da alınan cevaplar dikkate alınmıyorsa çok daha yanlış.
Her ne kadar bu hususta ‘çalıştay’lar yapıldığı duyuluyorsa da gerçek anlamda bir ‘bilgi sorma’nın yaşandığını söylemek kolay değil. Bir veli olarak çocuklarımızın okuduğu okullarla ilgili fikrimizin sorulduğuna pek şahit olmadık. Hele hele, sistemde yapılan temel değişikliklerle ilgili soru sorulduğunu, araştırma yapıldığını, öğrencilerin ya da verilerin dinlendiğini duymadık. “Biz yaptık, millete sorduk” diyenler varsa bizim de bir öğrenci velisi olduğumuzu hatırlatmak isteriz.
Velilere sorulup sorulmamasını şimdilik bir yana bırakalım. Eğitim sisteminin en önemli halkası olan öğretmenlerin bu husustaki fikirleri, teklifleri soruldu mu? Büyük çoğunlukla sorulmadığı kanaatindeyiz.
Çünkü tanıdığımız öğretmenlerle eğitim üzerine sohbet ederken onlardan çok çarpıcı teklifler ve çareler duyduğumuz oluyor. “Bu teklifleri üst makamlara ulaştırmıyor musunuz?” diye sorduğunuzda acı acı gülüyorlar ve “Öyle bir sistem yok ki. ‘İşini yap, başka şeylere karışma’ anlayışı hâkim. Bize fikrimizi, tekliflerimizi soran olmaz” dediklerine şahidiz. Bu anlayışın hâkim olduğu bir sistem kendisini yenileyip, hatalarını düzeltebilir mi?
Her işte olduğu gibi eğitim konusunda da iş ehline verilmeli değil midir? Ehil olan, iyiyi ve güzeli bulmak için bu hususta herkese sormak gerektiğini de bilir. Öğrencinin, velilerin, öğretmenlerin ve her meslekten ehil kişilerin bu konudaki görüşleri alınmalı ve sistem buna göre düzeltilmeli. Ehil olanlara kapıyı kapatan bir anlayışla eğitim sistemini arzu ettiğimiz seviyeye çıkarmamız mümkün olmaz.
Eğitim meselesi hep gündemimizde kalmalı ve soru soran, merak eden, araştırmacı, güzel ahlâklı öğrenciler yetiştirmeliyiz vesselâm.