Son dakika değişikliği olmazsa ‘büyük devlet’lerin üzerinde anlaştığı “Suriye’de ateşkes” başlamış.
“Değişiklik olmazsa” diyoruz, çünkü benzer uzlaşma ve anlaşmalar daha önce başka savaşlar için yapılmış ve bozulmuştu. Temennimiz bu uzlaşmanın Suriye’deki ‘iç savaş’ı sona erdirmesidir.
Dünyanın gözü önünde devam eden bu iç savaş, çok daha önce sona erebileceği; -hatta hiç başlamayabileceği halde- savaşı önleyebilecek adımlar atılmadı. Rakamlar, Suriye’deki acıyı anlamamıza yardımcı olabilir: Suriye Politika Araştırma Merkezi adlı grup, Suriye iç savaşında şimdiye kadar 470 bin kişinin öldüğünü, 1.9 milyon kişinin yaralandığını bildirmiş. Bu rakamın ülke nüfusunun yüzde 11.5’e denk geldiği belirtiliyor. Ayrıca, 6 milyondan fazla Suriyeli, ülke içinde yer değiştirirken, 4 milyondan fazla kişi ‘yabancı’ ülkelere sığındı, mülteci oldu, göçtü. Bu insanların 2.6 milyonu Türkiye’ye, 1 milyondan fazlası da Lübnan’a göçmüş durumda. (Hürriyet, 26 Şubat 2016)
Hatırlanacağı üzere Suriye’deki savaşın ilk kıvılcımları 2011 Mart ayında başlamıştı. 5 yıl boyunca devam eden kargaşa ve savaş, sadece Suriye ile de sınırlı kalmadı. İşin içine Amerika ve Rusya da katılınca hadisenin rengi iyice değişti. Herkes gördü ki Suriye’de bir güç gösterisi yaşanıyor. Daha önce kısmen Irak’ta olduğu gibi. Bir yandan Rusya, bir yandan İran, bir yandan da Amerika diplomatik ve siyasî gücünü bu topraklarda çarpıştırıyor.
Barışı temin etmek iddiasıyla kurulan Birleşmiş Milletler’in Suriye krizinde de iyi bir imtihan vermediği belli. BM, Suriye’deki iç savaş devam ederken sadece ‘ölü sayısıyla ilgili rakamlar’ açıklamakla iktifa etti. BM’nin bu tavrı tepki çekti ve son aylarda ölü sayısı açıklama’yı bile bıraktı. Suriye’deki ölü ya da yaralı sayılarıyla ilgili rakamlar artık başka kuruluşlar tarafından açıklanıyor. Savaşın sona erdirilmesi için şehirlerin yıkılması, binlerce kişinin ölmesi mi beklendi? Yoksa, kargaşa öncesi tahmin edilen ve ‘ölüm kotası’ mı doldu?
500 bine yakın kişinin ölümünden bahsediyoruz. Bu kadar insanın 5 yılda değil de 1 yılda ya da bir ayda öldürüldüğünü düşünün. O zaman dünya bu kadar rahat hareket edip, seyirci kalmaya devam edebilir miydi?
Suriye ile ilgili başka bir raporda, ülkedeki savaş esnasında 20 ülkeden 50 büyük firmanın bu ‘yangın’a silâh ve silâh malzemesi taşıdığı açıklanmış. Sadece bu rapor bile dünyanın bu savaşı dolaylı olarak desteklediği anlamına gelmez mi? Bu nasıl barış taraftarlığı ki devam eden savaşa ‘malzeme’ temin ediliyor.
Temennimiz ve duâmız, ateşkes kararına uyulması ve iç/dış savaşın tamamen sona ermesidir. Kim bu savaşı devam ettirmek istiyorsa o sadece Suriye’nin değil ‘İslâm dünyası’ ve ‘dünya barışı’nın düşmanı sayılır. Komşumuzda yaşanan hadiseler, son tahlilde ‘çayır’ların ezildiğini bir kez daha gösterdi.
Hep beraber duâ edelim: Ya Rab! En başta ve en önce mazlûmların ölümüne sebep olan iç/dış savaşlar sona ersin ve İttihad-ı İslâm mümkün olsun. Amin.