Ekonominin iyileşmesi için dahi; hak, hukuk ve adaletin tam anlamıyla temin edilmesi icap ettiğini hatırlattıkça bazıları memnun olmuyor. Ekonomi ile hukukun, zenginlik ile adaletin ne alâkası olabilir diye düşünenler de var.
Gazetelerde yer alan bir haber hak, hukuk, adalet, huzur ve barışın olmadığı yerlerde ‘ot’ dahi bitmediğini akla getiriyor. Hatırlanacağı üzere hemen her yıl yeni yatırım paketleri ve teşvikleri ilân ediliyor. Doğu ve Güneydoğu illerimizde ekonomik yatırımların artması için hakikaten cazip yatırım teşvikleri veriliyor. Buna rağmen arzu edilen yatırımların yapıldığı söylenebilir mi?
Tabiî ki bu sıkıntı sadece günümüzün meselesi değil. Geçmiş yıllarda da çok sayıda teşvik paketi açıklandı ve arzu edilen yatırımlar olmadı.
Açıklanan yeni bilgilere Eylül’de verilen 248 yatırım teşvik belgesinde aslan payını yine Batı illerini kapsayan 1 ve 2. bölge almış. Yüzde 90 vergi indirimi, prim desteklerine rağmen 6. bölgenin [Ağrı, Ardahan, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkâri, Iğdır, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Van] payı yüzde 10’da kalmış.
Ekonomi Bakanlığı’nın açıkladığı Eylül ayı teşvik belgesi istatistiklerine göre Eylül ayında Ankara, Antalya, Bursa, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Kocaeli ve Muğla gibi gelişmiş illeri kapsayan 1’inci bölgeye 72 teşvik belgesi tahsis edildi. Adana, Aydın, Bolu, Çanakkale, Denizli, Edirne, Isparta, Kayseri, Kırklareli, Konya, Sakarya, Tekirdağ ve Yalova’yı kapsayan 2’nci bölge 49 teşvikli belgeden yararlandırıldı. Böylece teşvikli yatırımların yüzde 49’u Batı illerinde toplandı. 3’üncü bölge 33, 4’üncü bölge 32, 5’inci bölge 37 teşvikli yatırımla buluşacak.
Teşvikli yatırımlar, Ağrı, Ardahan, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkâri, Iğdır, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak ve Van illerini kapsayan 6’ncı bölgede ise 24’de kalmış. Oysa söz konusu 15 ildeki yatırımlara yüzde 90 vergi indirimi, işverenler için 10-12 yıl sosyal sigorta prim desteği, çalışanlar için 10 yıl prim desteği sağlanıyor. (Vatan g., 25 Ekim 2016)
Bunca teşvike rağmen yatırımları yine de Batıya ve büyük şehirlere kayması nasıl açıklanabilir? Bu hususta yatırımcılara kızmadan kendimize, sistemimize ve anlayışımıza kızmamız icap etmez mi? Terör ateşi söndürülmeden yatırımların Doğu’ya ve Güneydoğu’ya kaydırılması ihtimali çok zayıf. Hatta yüzde 90 yatırım teşviki değil, yatırım yapanlara üstüne üstlük yüzde 30 nakit para dahi verilse problemin yine de devam edeceği söylenebilir.
O halde Türkiye’nin asıl meselesinin hak, hukuk ve adaleti temin ile birlikte terörü sona erdirmek olduğunu görelim. “Önce ekmek değil, önce hürriyet” tavsiyesinin boşa olmadığını açıklanan rakamlar da ortaya koymuş oluyor.
Peki, bunca bilgi ve belgeye rağmen niçin hâlâ meselenin maddî mesele olduğundan yola çıkılarak yanlışta ısrar ediliyor?