İdarecilerimiz de bu konuda çok maharetli. “Şu kadar yeni okul binası yaptık, bu kadar okulun çatısını yeniledik, şuradaki okul binalarını da depreme dayanıklı hale getirdik” diyerek işlerini yaptıklarını zannediyorlar.
Oysa eğitimdeki kalite her geçen gün biraz daha azalıyor. Bunun yanında, cemiyetin ahlâkını tehdit eden müstehcenlik başta olmak üzere düşmanlar ise çoğalıyor. Bu sıkıntıları hem bir veli olarak görüyoruz, hem de eğitimcilerle, öğretmenlerle yaptığımız sohbetlerde görebiliyoruz. Geçen gün bir öğretmenle yaptığımız kısa şehir içi yolculuğunda öyle şeyler anlattı ki, “Ümitvar olsunuz!” müjdesini almamış olsaydık ümitsizliğe kapılma ihtimali vardı.
Eğitimin tamamında sıkıntılar var, ancak din eğitimindeki sıkıntıların yansıması çok daha başka. Türkiye’yi idare edenler; kalite ve eğitim muhtevasına bakmadan imam hatiplerin sayısını arttırmakla meseleyi halledeceklerini düşünüyorlar. Sistemdeki sıkıntılar nazara verildiğinde de art niyet aranıyor.
Günümüzde, “Namaz kılmayan imam, müezzin, müftü ve vâiz”lerin ortaya çıkma ihtimalinden bahsediliyor ki, dizlerimizi dövmemiz gereken bir durum olur. “İmam-hatipler SOS veriyor…” diyen Ali Eren’in sözleri can yakıcı. Bir kısmını paylaşalım:
“2013’de, Ensar Vakfı’nda bir toplantı yaptık. Toplantının konusu, ‘İmam-Hatip talebelerine nasıl namaz şuuru verebiliriz?’ idi. Buna niçin lüzum gördük? Çünkü imam-hatip talebelerinin çoğu namaz kılmıyor. 5 vakit namazı bırakın Cuma namazı bile kılmıyorlar. (...) Kabul edilecek bir şey değil, ama böyle olacağı baştan belli. Çünkü bu okullardaki öğretmenler namaz kılmıyor ki, talebeleri kılsın. (Hepsi değil tabiî. Kılanlara sözümüz yok.)
“(Toplantıya katılan bir ilçenin) Millî Eğitim Müdürü şunları söyledi: ‘Arkadaşlar! (...) bu okullardaki meslek dersleri (dînî dersler) öğretmenleri namaz kılmıyor.’
Ensar Vakfı’nın 28 Haziran Pazar günü verdiği iftarda konuşan Sayın Cumhurbaşkanı, yaptıkları hizmetleri anlatırken sözü imam-hatip okullarına getirdi ve bir tanıdığının şöyle söylediğini nakletti: ‘İmam-hatipte okumak bir yana, imam-hatip tabelâsının altından geçmek bile yeter evlâdım.’ Ama hayır! Gerçekler Sayın Cumhurbaşkanı’nın o tanıdığının sözlerini doğrulamıyor. Bütün liselerin tabelâlarını indirip yerine imam-hatip tabelâları assak, herkesi bu tabelâların altından geçirsek bile, hiçbir kimse 2 rek’ât namaz kılacak şuura ermez.
Tabelânın altından geçmek şöyle dursun, imam-hatibin içine de girse, talebe olup senelerce okusa da maalesef bu bile namaz kılmalarına yetmiyor. (...) İmam-hatip mezunlarının bir kısmı diğer fakültelere gidiyorsa da çoğu ilâhiyatlara gidiyor. İlâhiyat mezunları da imam, müezzin, müftü, vâiz oluyor… Al sana namaz kılmayan imam, müezzin, müftü, vâiz…(...) Bu vaziyetteki okulları açmak övünülecek değil dövünülecek bir durumdur. (...) Çok acele edilmesi lâzım. Çünkü imam-hatipler SOS veriyor.” (Vahdet, 4 Temmuz 2015)
Bütün okullarda sıkıntı var, ama çok umut bağlanan imam hatip liselerindeki durumu da vahim. “Namaz dinin direği” olduğuna göre, öğrenciye namaz şuuru veremeyen bir eğitim sistemi başarılı kabul edilebilir mi? Hele hele, “Namaz kılmayan imam, müezzin, müftü, vaiz”lerin olma ihtimali uykularımızı kaçırmalı.
Ya Rab! Bu ciddî tehlikelere karşı bizi ve neslimizi koru. Amin.