Fiili ve kavli dualarımızla her şeyin daha iyi olacağı noktasında şüphemiz yok, ama sıkıntılar olduğunu da kabul etmeliyiz.
Açıklanan bir rapora göre suçlarda patlama varmış. Türkiye’nin daha iyiye gitmesi için, suçların azalması gerekirken meydana gelen artış nasıl izah edilecek? Adalet Bakanlığı’nın hazırladığı ve 2009 ile 2013 yılları arasında kıyas yapan rapora göre, hırsızlıktan cinayete, cinsel suçlardan yaralamaya kadar her suçta artış yaşanmış.
Raporun sonunda da, “suçlular için öngörülen cezaların ağırlaştırılması, cezaevlerindeki şartların iyileştirilmesi” talebinde bulunulmuş. (Zaman g., 9 Şubat 2015) Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri (CTE) Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan rapora göre, 2009 yılında 21 bin 716 kişi adam öldürme suçundan ceza alırken, bu rakam 2013’te 25 bin 611’e yükselmiş.
Yine 2009’da uyuşturucu kaynaklı suçlardan 23 bin 82 kişi ceza alırken, 2013 sonunda bu suçtan hapse atılan kişi sayısı 24 bin 890 olmuş. Rapor, özellikle son dönemde hırsızlık, yaralama ve cinsel suçlarda yaşanan artışı ortaya koyması bakımından dikkat çekici. 2009 yılında yaralamadan ötürü 7 bin 286 kişi hakkında güvenlik birimleri tarafından işlem yapılırken, bu rakam 2013’te 15 bin 817’ye yükselmiş.
Yine aynı dönem içerisinde hırsızlık suçlarından dolayı ceza alanların sayısı 2009’da 14 bin 89 iken, bu rakam 2013’te 22 bin 480 olmuş. En fazla artış ise cinsel suçlardan dolayı verilen cezalarda yaşanmış. 2009’da 7 bin 100 kişi cinsel suçlardan dolayı cezaevi yolunu tutarken, bu rakam 2013’te 12 bin 585 olarak gerçekleşmiş.
Raporda, dikkat edilmesi gereken bir nokta daha var. Buna göre bir suçtan dolayı ceza alan bir tutuklu serbest kaldıktan sonra aynı suçu yeniden işliyormuş. 2013 yılı içerisinde cezaevine giren 202 bin hükümlü ve tutukludan 59 bini aynı suçtan dolayı yeniden cezaevine girmiş. Bu ise cezaevine girmiş olanların yüzde 30’unun yeniden aynı suçu işlediğini gösteriyor ki dikkate alınması gereken bir bilgi. Bunun önüne geçilmesi için de, “Suçlular için öngörülen cezaların ağırlaştırılması, cezaevlerindeki insanî koşulların iyileştirilmesi ile cezaevi alternatifi yaklaşımların ve kurumların geliştirilmesi” talebinde bulunuyor.
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan rapora göre, Türkiye genelinde 361 cezaevi bulunuyor. Bunlardan 308’i kapalı cezaevi iken, 51’i açık ve 2’si de çocuk eğitim statüsünde. Ceza infaz kurumlarında 25 Ağustos 2014 tarihi itibarıyla toplam 150 bin 866 hükümlü ve tutuklu bulunuyor.
Kanaatimizce, raporla ortaya konulan iki bilgi bilhassa çok önemli. Birincisi, en fazla suç ve suçlu artışının ‘cinsel suçlar’dan kaynaklanmış olmasıdır. İkincisi de, bir suç işleyip cezaevine girenlerin, tahliye olduktan sonra da aynı suçları işlemeye devam etmesidir ki bunun da nisbeti yüzde 30’muş...
Türkiye’yi idare edenler suç işleyenlerin sayısının azalmasını istiyorsa, hiç vakit kaybetmeden müstehcen yayınlara engel olmalıdırlar. Cinsel suçların artması, müstehcen yayınlarla doğrudan ilgili değil midir? Televizyonlardan gazetelere, sanal âlemden sokaktaki duvar afişlerine, mağaza vitrinlerinden kitaplara kadar her yerde müstehcen yayınlarla karşı karşıyayız. Bu yayınlar devam ettiği müddetçe, cinsel suç işleyenlerin sayısı azalır mı? Yeri gelmişken hemen ifade edelim ki, eskiden müstehcen yayınlar yapanlar ‘başkaları’ idi. Şimdi ise dinden ve diyanetten bahseden iktidara eklemlenmiş gazeteler en fazla müstehcen yayın yapanlar arasında yer alıyor.
İktidar, “Aleyhimde yayın yapmasın da ne yaparsa yapsın” diyerek müstehcen yayınlara dolaylı da olsa destek vermiş oluyor. Aleyhlerindeki bir yazıya, bir habere kızan bakanlar ve başbakanlar ve cumhurbaşkanları acaba bu müstehcen yayınlar için niçin sessiz kalıyor? Çok büyük mesuliyet altındadırlar, hatırlatmış olalım... Tabii, geçen yıllarda o gazeteleri evlerine sokmayan ama şimdi “Bizim partimize destek oluyor diye” abone olan mütedeyyin insanların varlığından da haberdarız! Allah, hiç kimseyi böyle durumlara düşürmesin. Âmin. Cezaevlerinin tam bir ıslahhane olmasının şartı da bellidir: Bahtiyar müdürler Risale-i Nur hakikatlerini o mahkûmlara ekmek gibi, su gibi ikram etmelidirler. Başka çare olmadığını görmek için yeni suç patlamalarının yaşanması mı bekleniyor?