Bosna Hersek’in başşehri Saraybosna’da düzenlenen bir toplantıda “Avrupa’da İslamofobi” meselesi konuşulmuş ve çareler aranmış. Toplantı sonunda “Müslümanlar, Avrupa’nın ayrılmaz parçasıdır” mesajı da verilmiş.
“Avrupa, güvensiz bir durumla karşı karşıya. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılması, sağ partilerin güçlenmesi ve İslamofobi, Avrupa’nın bugünlerde karşılaştığı zorluklardan birkaçı. Avrupa’nın, istikrarını korumasında temel faktör olabiliriz. Bu sebeple siyasetçilerin Müslümanlara ayrı bir dikkatle yaklaşması gerekir” diyen Zirve Sözcüsü Muddassar Ahmed, zirve bitiminde hazırlanacak bildirinin Avrupalı siyasetçiler tarafından dikkatle okunması gerektiğini de ilâve etmiş. (AA, 27 Haziran 2016)
Ümraniye Belediyesi tarafından düzenlenen zirveye Türkiye’nin yanı sıra ABD, Kanada, Kuveyt, Ürdün, İngiltere, Fransa ve Almanya’dan çok sayıda akademisyen de katılmış. Zirveye ayrıca, eski İspanya Başbakanı Jorge Luis Rodriguez Zapatero, eski İngiltere Dışişleri Bakanı Han Jack Straw, eski Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner gibi isimlerin katılmış olması da dikkat çekici.
Müslümanların Avrupa’nın bir parçası olduğu doğrudur. Ancak bu mesele sadece Avrupalılara değil İslâm dünyasına da anlatılmalı. Bütün dünyada İslamofobinin, İslâm korkusunun yayılmasında ifsat şebekelerinin kabahati olduğu gibi Müslümanların ve İslâm dünyasını da kabahati vardır. Doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu tam olarak ortaya koyabildik mi?
Bu ve benzeri toplantıların yapılması inşallah Avrupa ve dünyadaki ‘İslâmdan korku’yu ortadan kaldırmaya sebep olur. Zirve sözcüsü, toplantıda konuşulanların Avrupa Parlamentosu’na sunulacağını ifade etmiş. Keşke imkân olsa da zirveye katılan Avrupalı siyasetçilerin bu meseleyi nasıl yorumladığını herkes öğrenebilse. Acaba eski İspanya Başbakanı Zapatero, eski İngiltere Dışişleri Bakanı Straw, eski Fransa Dışişleri Bakanı Kouchner, Avrupa’daki bu İslâm korkusunu nasıl yorumlayıp ne gibi teklifler gündeme taşıdılar?
Avrupa’daki “İslâmdan korku”nun dağılması için Türkiye’nin özel gayretleri de gerekir. Gurbetçilerimiz kanalıyla doğru İslâmiyet ve İslâmiyete lâyık doğruluk ortaya konulabilse var olan korku dağılmaz mı?
Hak, hukuk ve adalet ortak paydasında buluşmak İslâm’dan korkuyu da ortadan kaldırır. Müslümanların Avrupa’nın bir parçası olması sadece orada yaşadıkları için değildir. Avrupa’nın sahip çıkmaya çalıştığı hak, hukuk, adalet ve doğruluk temelinde İslâm’ın malı değil mi?
İslâmiyet’in, ‘insaniyet-i kübra’ olduğunu Avrupa’ya ve dünyaya gösterebilirsek İslâm’dan korku kaybolur ve İslâm’a sevgi filizleri yeşerir. Mesele bunu uygun dil ile anlatabilmekte. Bunun için seferberlik başlatmak gerekir. Hem de yarını beklemeden...