En başta, önemli bir kaideyi hatırlayalım: Kim yaparsa yapsın, Müslümanca davranışlar, Müslümanca haller, Müslümanca adımlar alkışlanmalı, desteklenmeli ve teşvik edilmeli.
“Fena ve fani adamların, güzel ve baki sözleri” olabileceğine göre, aynı şekilde “fena ve fani”lerin güzel davranışları, halleri ve adımları da olur ve olmuştur.
Facebook’un patronu Mark Zuckerberg de herkese örnek olması gereken “Müslümanca bir tavır” ortaya koymuş. Bu vesile ile ve bu yönüyle tebriki ve teşekkürü hak ediyor. Mark Zuckerberg’in bir kızı olmuş ve bu bilgiyi, haberi takipçilerine duyururken örnek olacak bir adım da atmış.
İlk kez eşi ve kızıyla beraber fotoğrafını paylaşan Zuckerberg, kızlarına hitaben yazdıkları mektupta, eşi ile birlikte bugünkü değeri yaklaşık 45 milyar doları bulan Facebook hisselerinin yüzde 99’unu bağışlayacaklarını ilân etmiş. Dikkat edelim, 45 lira, 45 bin lira, 45 milyon lira değil; 45 milyar dolardan bahsediyoruz. Böyle bir bağış için Zuckerberg ailesi bir değil, bin tebriki hak eder.
Facebook’un kurucusu ve Üst Yöneticisi (CEO) Mark Zuckerberg yayınlanan mektubunda, bütün ebeveynler gibi çocuklarını daha iyi bir dünyada yetiştirmek istediklerini belirtmiş ve sağlayacakları finansmanın; kişiselleştirilmiş eğitim, tedavi edilebilir hastalıklar, insanlar arası iletişim ve güçlü toplumların inşası konularında hâlihazırda yürütülen çalışmalara “küçük bir katkı” olacağını kaydetmiş. (Cihan bülteni, 2 Aralık 2015)
“Tüm ebeveynler gibi çocuklarını daha iyi bir dünyada yetiştirmek” talebi ve tesbiti de önemli. Bu bakış, çocuklarımızın geleceğinin tehlikede olduğunun farklı bir dille tesbiti değil mi?
Hadiseye, “Zenginin malı züğürdün çenesi” tavrıyla yaklaşmamak gerekir. Hakikaten zor bir karar ve Zuckerberg bu kararı almış. Elbette buna benzer kararlar alan başka zenginler de var. Bu vesile ile onları da tebrik ederiz ve servetini bağışlayan zenginlerin sayısının yüzlerle, binlerle ifade edilmesini arzu ederiz.
“Baba” Zuckerberg’in, yeni doğan kızına hitap ettiği mektupta, “Annen ve ben, gelecek için bize aşıladığın umudu henüz tarif edecek kelime bulamıyoruz” demesi de ayrıca tebriki ve alkışı hak ediyor. (http://www.bbc.com, 2 Aralık 2015)
Başka vesilelerle de ifade etmeye çalışıldığı üzere, İslâm dünyasındaki zenginlerin de bu kervana katılmasını ve milyar dolarlarını fakir fukaranın eğitimi için vakfetmelerini arzu ederiz. Bazı ‘kral’ların milyar dolarlık servetleri olduğunu hepimiz biliyoruz. Aynı zamanda bu ‘kral’ların ülkesinde binlerce belki de milyonlarca ‘aç, biilaç’ insanların olduğu da biliniyor. “Ben tok olayım, başkası açlıktan ölürse ölsün, bana ne” anlamına gelen böyle bir tavır, İslâmca ve Müslümanca olabilir mi? İmkânı olduğu halde Müslüman kardeşlerini düşünmeyen, zekâtını hakkıyla vermeyen “zengin’lerin o tavrı kesinlikle Müslümanca değildir. Müslüman olmadığı halde, servetini insanlığın hizmetine sunan, vakfedenlerin o tavrı ise Müslümana yakışan bir tavırdır.
Temennimiz ve duâmız, her insanın ve bilhassa Müslümanların, sahip oldukları maddi imkânlar ölçüsünde fakir ve fukaralara yardım etmesidir. Hepimiz sahip olduğumuz imkânlar ölçüsünde zenginiz ve bu zenginliği paylaşmak durumundayız.