Etrafımız ateş çemberiyle sarılmış gibi görünse de, Allah’a şükürler olsun ki müjdeli haberler de duyuluyor.
Başka dinlere mensup olup da araştırma neticesi İslâmı seçen, Müslüman olan binlerce kişi var. Turist olarak ülkemize gelen ve İslâm diniyle şereflenenler olduğu gibi, yaşadıkları ülkede Müslümanlarla tanışıp ‘hak din’e gelenler de var.
Bu mesele sadece Türkiye’nin değil, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın gündeminde. Bu cümleden olarak, London School of Economics Üniversitesinde Turkiye Çalışmaları Kürsüsü Başkanı olarak gorev yapan Dr. Esra Özyürek Müslüman olan yabancılar konusunu işlediği “Müslüman Olmak, Alman Kalmak” isimli bir kitap yazmış. Alman WDR radyosuna yaptığı açıklamalar Yeni Asya’da yer alan akademisyen, önemli tesbitlerde bulunmuş.
Dr. Özyürek, Müslüman olan Almanlarla tanışmasını anlatırken şöyle demiş: “Berlin’de biraz dolaşırken, insanlarla tanışırken bir tevafuk sonucu içinde birçok Alman’ın bulunduğu bir camiye düştüm. Bu çok ilgimi çekti. Oradaki tartışmalar bana gerçekten çok farklı geldi. Ve dedim, ben bunu biraz daha inceleyeyim. Sonra gel-git, 5 yıl sonra bu kitabı yazdım.”
Herkesin merak ettiği bir rakam var. Müslümanlığı seçen Almanların sayısı kaçtır? Özyürek’in cevabı şöyle: “Sayılarını kesin olarak bilemiyoruz, çünkü Müslüman olanlar/olmayanlar şeklinde kayıtlar tutulmuyor Almanya’da. Tahminler 20 bin ile 100 bin arasında. Tabiî ki bu çok büyük bir spektrum, ama İslâmı seçen on binlerce Alman var diyebiliriz.”
Her ülkede İslâmı seçenler var, ama Almanya biraz daha farklı. 2 milyonu aşkın ‘gurbetçi’nin bulunduğu Almanya’da İslâm ve Müslümanlar çok daha dikkat çekiyor. Bir dönem, Almanya’da yaşayan gurbetçilerin İslâmı tam olarak yaşamaması “Alman İslâmı” tabirini gündeme taşımıştı. Bazılarına göre Almanlar “Alman İslâmı”nı tercih ediyordu. Oysa Dr. Özyürek, İslâmı seçen Almanların, İslâmı yaşamayan, ama kimliğinde Müslüman yazanları da “doğru İslâma” dâvet ettiğini tesbit etmiş.
Dr. Özyürek, şu misali veriyor: “Benim gördüğüm illa ki insanların [Müslüman olan Almanlar] bir Müslümanla anlamlı bir ilişkileri olmuş. Bunların çoğu evlilik olabilir, aşk olabilir. Ama gün geçtikçe daha genç Almanlar İslâma geçiyorlar. (...) Diyelim bir sınıf arkadaşı var, mahallede iyi bir arkadaşı var. Ve burada tanıştıkları Müslüman kişiler genellikle dini bütün birisi değil. (...) Ama bir şekilde bu tanışma sonucu Alman gencin, bazen orta yaşlardakilerin, kalbi İslâma açılıyor. Ve kendisi daha sonra İslâm hakkında araştırma yapmaya başlıyor. Kitaplar okuyabilir, internetten bakabilir. (...) Meselâ genç bir kadın, (...) araştırdıktan sonra, İslâm hakkında daha çok öğrendikçe bu sefer bu erkeğe gidiyor diyor ki ‘Ama böyle değilmiş, senin diskoya gitmemen gerekiyor, içki içmemen gerekiyormuş, 5 vakit namaz kılman gerekiyormuş.’” (Yeni Asya, 22 Ağustos 2015)
Önemli bir nokta da, Alman medyasının gerçeklere kapalı olmasının bir defa daha ortaya çıkmış olması. Kitap İngilizce olarak yayınlanınca 10 Alman yayınevi isminden dolayı önce ilgi göstermiş, ama kitabı görünce bir anlamda “Sen bu kitapla Müslümanları eleştirmiyorsun, Müslüman olan Almanları ‘iyi’ ve normal gösteriyorsun” diyerek kitabın Almanca olarak yayınlanmasına engel olmuşlar.
Almanların Müslüman olmasını nasip edip, onların eliyle “gurbetçilerimizi” İslâma dâvet ettiren Allah’a hamdolsun, şükrolsun...