Dünya, yeni bir şokla sarsıldı. “Sarsıldı” diyoruz, ama bunun sözgelişi olduğunu da biliyoruz. Çünkü dünya, ‘aklını’ kaybettiği günden bu yana, gerçekten sarsılması gereken hadiseler karşısında susmayı tercih ediyor.
“İslâmın zeki bir mahdumu, çocuğu” olduğu müjdesi sebebiyle her zaman duâcı olduğumuz Mısır, maalesef darbecilerin tesiri altında. Ülkeyi uzun yıllar adaletsiz bir şekilde idare eden Hüsnü Mübarek’ten sonra cumhurbaşkanı olarak seçilen Muhammed Mursi ve arkadaşları hakkında ‘idam’ kararı verildi. Kararın ayrıntıları bir yana, baştan sonra siyasî bir karar olduğu çok rahatlıkla söylenebilir. Adalete göre değil de, siyasete göre karar verildikten sonra çıkan neticeden iyilik beklenebilir mi?
Seçimle cumhurbaşkanı olan Mursi ve arkadaşları hakkında onlarca iddia ve itham var. Her darbe idaresinde olduğu gibi habbeyi kubbe yapmak ve siyasetçileri devre dışı bırakmak mümkün. Hadiselerin ayrıntılarını bilmesek bile, rahatlıkla adil bir karar verilmediğini söyleyebiliriz. Çünkü kararı verdirenler milletin helâl reyleriyle iktidara gelen idareciler değil. Aynı zamanda, yaptıkları işler sebebiyle millete hesap vermek durumunda da olmadıkları için çok rahatlıkla adaletsiz hükümler verilebilir ve verilmiştir.
Mısır’daki mahkeme, başlangıçta, bazı suçlardan dolayı cumhurbaşkanı Mursi’ye müebbet hapis cezası verdi. Haber bu şekliyle duyulduğunda, “Darbeciler dünyanın tepkisinden çekindi, kötünün iyisine karar verdiler” diye düşünülmüştü. Daha sonra başka bir dâvâ sebebiyle Mursi ve yüzden fazla kişi hakkında ilk karara ilâve olarak idam kararı da verildiği duyuldu. Haklı olarak Türkiye’den tepkiler yükseldi. Başka ülkelerden de tepki var, ancak dünyanın bir bütün olarak bu karara yüksek sesle itiraz ettiğini söylemek kolay değil. Olması gereken ve gönlümüzün arzu ettiği, bu karar sonrası bütün ülkelerin Mısır yöneticilerini ikaz etmesiydi. Ne var ki, her işe madde ve menfaat gözüyle bakanlar, Mısır’dan daha hür ve demokrat bir ülke olması için değil; bu ülkeden ne kadar ihale alırız, ne kadar silâh satarız penceresinden bakıyor. Yakın zaman önce Almanya, iktidardaki darbeci cumhurbaşkanını ağırladı ve milyar dolarlık anlaşmalar imzaladı. Böyle anlaşmalara imza atan ülkeler, “Mursi’ye hürriyet” diyebilir mi?
Mısır’da alınan bu karar, eski cumhurbaşkanı Mursi’nin değil; Mısır’ın idam kararıdır. Mısır’ın geçmişinde de benzer idam kararları var ve ülke bu sebeple sıkıntılar çekmiştir. Bu karar da Mısır’a fayda getiren bir karar değildir ve dünyanın bunu görmesi arzu edilir.
Mısır’daki hadisenin bu noktalara geleceği, maalesef baştan belliydi. Çünkü hür dünya, Mısır’da yaşanan apaçık yanlışlara sessiz kaldı, darbeye itiraz etmedi. Mısır’ın hür ve demokrat bir ülke olması için geç kalınmış değil. Bunun için hür dünyanın harekete geçmesi gerekir. Mümkün mü? Maniler var, ama eğer insanlık harekete geçmezse geç kalınmış olacak ve herkes ağır bir bedel ödeyecek.
Türkiye’nin de yapabileceği şeyler olmalı. Sadece kamuoyunun hoşuna gidecek sözlerle değil, netice alıcı, diplomatik gayretler lâzım.
Ben ne yapabilirim? Her türlü zulme ve zalime karşı, mazlûmdan yana olup, zulmün sona ermesi için duâ ederim: Ya Rab! İçeride ve dışarıda zalimlere imkân ve fırsat verme. Ramazan ayının hürmetine, mazlûmlara yardım et. Amin, amin, amin.