Adından övgüyle bahsedilen, 1964, 1974, 1978 yıllarında olmak üzere 3 defa dünya ağır sıklet boks şampiyonluğu unvanını kazanan Muhammed Ali Cumartesi günü (4 Haziran 2016) Hakk’ın Rahmetine kavuştu. Açıklanan programa göre önümüzdeki Cuma günü (10 Haziran 2016) duâlarla defnedilecek.
Muhammed Ali’nin vefatı bir defa daha gösterdi ki, güzel ahlâk her zaman geçer akçedir. Vefatı sonrasında yapılan yüzlerce, belki binlerce açıklamada ondan hep iyi olarak bahsedildi. Müslüman olduktan sonra Muhammed Ali adını alan Cassius Marcellus Clay Jr., 1942 yılında Amerika’da Kentucky’de doğmuş. Bütün zamanların en iyi boksörü olarak kabul edilen Muhammed Ali, kariyeri boyunca yaptığı maçların yalnızca 5 tanesini kaybetmiş.
1964 yılında 22 yaşındayken, dünya şampiyonu oluyor ve bu zaferden sonra Müslüman olduğunu ilân ediyor. Muhammed Ali’nin hakperest olduğunu gösteren bir örnek de, “Vietnamlılar bana hiçbir kötülük yapmadılar ki onlarla savaşayım” diyerek Vietnam’daki savaşına gitmemesidir. Neticede 5 yıl hapis cezasına çarptırılmış, lisansı ve pasaportu elinden alınmış ve dâvâ süresince maddî sıkıntılar yaşamış. Sıkıntılı günler geçiren Muhammed Ali, o günlerde üniversitelerde para karşılığı yaptığı konuşmalarla geçinebilmiş.
Katıldığı bir tv programında kendisine ‘koruman var mı?’ şeklinde sorulan soruya verdiği cevap da ibretliktir: “Bir korumam var. Gözleri olmasa da görebilen, kulakları olmasa da duyabilen, hafızası olmadan her şeyi hatırlayan. Bir şey yaratmak istediğinde ona sadece ‘ol’ der. En gizli düşüncelerini bile duyandır. Tahmin et bu kimdir. O Allah’tır. O Benim korumamdır, o senin korumandır.”
Bir başka çarpıcı tavır da, Peygaberimiz’e (asm) ve ismine gösterdiği saygıdır.
Los Angeles’de bulunan; Hollywood Bulvarı ve Vine Street arasında uzanan ve ünlü kişilerin isimlerinin bulunduğu “Şöhret Yolu”nda adının yer almasına şu gerekçeyle itiraz etmiş: “Peygamberim Hz. Muhammed’in (asm) adını ayaklar altına koydurmam.”
Nitekim, Muhammed Ali’nin bu talebi üzerine “Muhammed Ali”nin ismi yere değil de duvara çakılmıştır.
Muhammed Ali’ye namaz kılmayı öğretenin de Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş olduğunu 2014’deki röportajdan öğreniyoruz. Yalçıntaş, hadiseyi Yeni Asya’ya şöyle anlatmıştı:
Londra’da 1960’lı yıllarda doçentliğimi hazırlıyorum. Aynı zamanda Londra İslâm Merkezi’ne üyeydim ve bir ara boksla ilgilendiğim için beni boksör olarak biliyorlardı. Muhammed Ali Clay, dünya boks şampiyonu ünvanı için Londra’ya gelmiş. Henüz Müslüman olmuş, ancak Müslümanlığını açıklamamış ve ismini değiştirmemiş Cassius Marcellus Clay diyorlardı daha. Londra İslâm Merkezi’nden beni aradılar ‘Sen boksörsün, burada yeni Müslüman olmuş boksörler var, onlarla ilgilenebilir misin?’ diye sordular.
Ertesi gün, (...) Pikadelli Oteli’ne gittik. Ben görünce tanıdım onu. Selâmlaşarak birbirimize sarıldık. (...) ‘Yeni Müslüman oldum bana namazı öğretir misin?’ dedi. Yere temiz çarşafları serdik, sesli bir şekilde namaz kılarak Muhammed Ali’ye namazı teferruatıyla öğretmek bize nasip oldu.” (Konuşan: Murat Bağlı, Yeni Asya, 31 Aralık 2014)
İslâma tam teslim olmanın ve bu güzellikleri fiilleriyle ilân etmenin farkını Muhammed Ali’nin hayatında görmek mümkün. Allah taksiratını affetsin, mekânı Cennet kılsın, onun gibi güzel örneklerin sayısını çoğaltsın. Amin.