“Emirdağ Lâhikası”nda, “Üstadın ziyaretçilere dair bir mektubu”nun sonu şöyledir: “Bütün Urfa halkına, çoluk ve çocuğuna ve mezarda yatanlarına her sabah duâ ediyorum. Ve bütün Urfalılara selâm ediyorum. Urfa taşıyla, toprağıyla mübarektir. Ben çok hastayım. Onlar da bana duâ etsinler.” (Emirdağ Lâhikası, s. 407)

“Taşıyla, toprağıyla mübarek” olduğu ifade edilen peygamberler şehri Urfa’dan mübarek bir ağabey ebedî âleme göç etti. Bediüzzaman’ın talebe ve hizmetkârlarından muhterem Abdülkadir Badıllı Ağabey, bir süredir tedavi gördüğü Ankara’daki bir hastanede ruhunu Rahmana teslim etti. Mekânı Cennet olsun inşaallah. 

Her nefis ölümü tadacağına göre, “İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn / Biz Allah’ın kullarıyız ve elbette O’na döneceğiz” diyoruz. (Bakara Sûresi, 156. âyet) 

Badıllı ağabeyin vefatı, görebildiğimiz kadarıyla ilk olarak bir twitter hesabından (25 Aralık 2014, saat 21:03’de) duyuruldu. Programa göre cenazesi Ankara’dan Ş. Urfa’ya nakledilecek ve bugün (27 Aralık 2014) ikindi vakti kılınacak namaz sonrası ebedî âleme uğurlanacak. Nur Talebeleri için ölüm, bir tebdil-i mekândır, yer değişikliğidir. Badıllı Ağabey inşaallah Üstadına ve kendisinden önce ebedi âleme göç eden ağabeylerine, Nur Talebelerine kavuştu. 

Abdülkadir Badıllı Ağabeyi çeşitli vesilelerle ve çeşitli defalar görme ve kısa süreli sohbet etme imkânı bulmuştuk. Badıllı Ağabey, Üstad Bediüzzaman ve Risale-i Nur Külliyatından aldığı feyizle orijinal ilmî eserlere imza atmıştı. Bir dönem Yeni Asya’da haftalık yazılar da yazan Badıllı Ağabey, 1993 tarihinde basılan “İslâm Kardeşliği İçinde Türk-Kürt İlişkisi” adlı kitaba da imza atmıştı. Yeni Asya Neşriyat arasında yer alan bu kitap, yayınlandığı dönem itibarıyla dikkat çekmiş ve kangren olan bir meseleye çareler sunmuştu. 

İki bölümden meydana gelen bu kitapta yer alan bazı konu başlıkları, çalışmanın muhtevasını anlamak için bir fikir verebilir: “Irkçılık ve terörün sebep, kaynak ve mahiyeti; Türk-Kürt ilişkisi ve İslâm kardeşliği; Birlikte yaşanan yıllar; Tahrik edici davranışlar; TV’de Kürtçe yayın; Devleti kuranların yanlışlarından misaller; Kürtçe ve Arapça isimler değiştirildi; Yeni yöntemli siyaset; Dinden uzak politikaların çıkan neticeleri; Bediüzzaman’a sahip çıkın; Bediüzzaman ne diyor?”

1953’te Üstad Bediüzzaman’la tanışıp ona talebe olan Abdülkadir Badıllı Ağabey, Arapça, Farsça, Kürtçe ve Osmanlıca biliyordu. Bediüzzaman’ın hayatını anlatan üç ciltlik “Bediüzzaman Said Nursî /Mufassal Tarihçe-i Hayat” ve “Risale-i Nur’un Kudsî Kaynakları” adlı çalışmaları, araştırmacılara da kaynak olmuş eserlerdir. İşaratü’l-İ’câz ve Mesnevî-i Nuriye tercümeleri de Badıllı Ağabeyin çalışmaları arasında yer almıştır.

Badıllı Ağabey, Risale-i Nur aleyhindeki yayınlara da ânında reddiye ve itirazlar hazırlayan bir hassasiyete sahipti. Gazete, televizyon ya da başka bir yerde Risale-i Nur’a itirazlar vuku bulduğunda ilk reddiyeler ondan gelirdi.

Ailesi ve yakınları başta olmak üzere bütün Nur Talebelerinin başı sağ olsun. “Mübarek şehrin mübarek ağabeyi” Abdulkadir Badıllı Ağabeyin yeri, mekânı Cennet olsun inşaallah. Âmin.