"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Model olamayan anlayış

Faruk ÇAKIR
06 Eylül 2015, Pazar
Ülkemiz, eline geçen bazı imkân ve fırsatları maalesef değerlendiremedi.

İslâm dünyası başta olmak üzere pek çok ülkeye model olabilirdi. Bundan sonra olabilir mi? ‘Model ülke’ olmanın gereği yerine getirilse yine de mümkündür, ama idarecilerde öyle bir niyet ne yazık ki şu an için görünmüyor. Türkiye, ‘fırsatların depo edilemeyeceğini’ bilemedi, bilemedik.

Nüfusunun çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu ülkeler, çeşitli sebeplerle hem maddî hem de manevî problemler yaşıyor. Üstad Bediüzzaman’ın ifadesiyle “Asya münafıkları ile Avrupa’nın dessas zalimleri”, Müslümanların elindekini ya çalıyor, ya da gasp ediyor. [Tam metin şöyledir: “Hem görmüyor musun ki, zarurî kuttan ziyade Müslümanların elinde bırakılmıyor? Ya Avrupa kâfir zalimleri veya Asya münafıkları, desiseleriyle ya çalar veya gasp ediyor.” Lem’alar, s. 126]

Türkiye, ancak iyi işleyen bir sistem ile, hak, hukuk ve adaleti tesis ederek İslâm dünyasına, Ortadoğu’ya ve komşularına model olabilir. Çünkü İslâm dünyasının hak, hukuk ve adaletin tesis edildiği bir sisteme ihtiyacı var. Bu ülkeler elbette zenginliğe de muhtaç, ama birinci öncelik o değil. Suudi Arabistan benzeri zengin İslâm ülkeleri bile komşularına ‘model’ olamıyorsa, dert başka yerde demektir.

Ülkemiz, Avrupa Birliği üyeliği yolundaki yolculuğunu kararlılıkla devam ettirebilseydi ‘model’ olabilirdi. Kısaca, “Kopenhag Kriterleri” bu yolu açabilirdi. AB ve Kopenhag Kriterleri gündeme geldiğinde Türkiye’yi idare edenler itiraz edip, “Biz Ankara Kriterleri diyerek yolumuza devam ederiz” demişlerdi. Öyle de yaptılar. İşte “Ankara Kriterleri” ile geldiğimiz yer. Başka ülkelere ‘model’ olma iddiasını bir yana bırakalım; bulunduğumuz noktadan milletimiz memnun mu?

Belki ihtiyaç yok, ama kısaca hatırlatalım: Türkiye’nin AB’ye üye olmasının ya da Kopenhag Kriterleri’nin bazı muhtemel zararları olabilir. Fakat bu zararlar, ‘sinek ısırması’ nevindendir. Sinek ısırmasından kaçıp, yılanların, çıyanların, ejderhaların, timsahların hücumuna maruz kalmak akıl kârı mıdır? Ayrıca, o kriterlere uymanın zararları varsa ki bazı noktalarda olabilir, onlara da itiraz edebiliriz ve etmeliyiz. Nihayetinde her insan iyi ve güzele talip olur. Bu noktada, AB yöneticilerini de ikna edebiliriz, etmeliyiz. Belki zor olan, ama doğru olan bu yolu tercih etmeyip; AB yöneticilerine hava atmayı, ipleri koparmayı tercih ettik. Her fırsatta, “Bize Ankara Kriterleri yeter” dedik ve arzu edilmeyen noktalara savrulduk.

Suriyeli mültecilerin Avrupa’ya ulaşmak istemeleri de dolaylı olarak çarenin “Ankara Kriterleri” olmadığını gösterir. Türkiye’nin “Ankara Kriterleri” benzeri kriterler, başka İslâm ülkelerinde de var. Mültecilerin sürekli Avrupa’ya gitmek için canlarını ortaya koymaları üzerinde derinlemesine düşünmemiz icap eder. Adı ne olursa olsun, “Ankara Kriterleri” anlayışı ne Türkiye’ye ne de İslâm dünyasına fayda veremez.

Arap medyasının tanınmış Türkiye uzmanlarından El Hayat gazetesi yazarı Yusuf El Şerif de başka ifadelerle de olsa bu noktaya dikkat çekmiş. Şerif, “Türkiye, Avrupa Birliği müktesebatını uygulayan bir ülkeden, Arap ülkelerine benzemeye çalışan bir ülkeye dönüştü!” demiş.

Ülkemiz, bu anlayışı bir an önce terk edip, hak, hukuk ve adalet yolunda kararlı adımlarla yürümeli. Model olsak da, olmasak da buna muhtacız.

Okunma Sayısı: 2353
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı