Yapılan açıklamalara göre bir mani çıkmazsa önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin de kendisine ait bir otomobil markası olacak.
2021 yılında satışta olması planlanan ‘yerli otomobil’in bu tarihe kadar yetişip yetişmeyeceğini ömrü olanlar görecek. Temennimiz ve arzumuz, sadece yerli otomobil değil, her türlü teknolojik ürünün kendi imkânlarımızla yapılabilmesidir. Bunun için de ciddî çalışmaktan başka çare yok.
Gelinen noktada ‘yerli’ kavramının anlamı da değişti. Çünkü dünya bir köy haline geldi ve ‘komşu komşunun külüne muhtaç’ halde. Bir ürün, illa yerli olacak diye kalitesiz ya da pahalı ise mahkûm olmak da doğru değil. Bu meselenin çok su kaldırdığı her halde inkâr edilemez.
Bu konudaki bilgilerin tam doğru olarak milletin önüne konulmadığı kanaati var. Yanlış ve eksik bilgiler doğru ve tam bilgi olarak paylaşılıp millet yanıltılıyor. Bir gün bakıyorsunuz yerli tank yapılmış, bir gün bakıyorsunuz yerli füze yapılmış, bir gün bakıyorsunuz yerli insansız hava aracı yapılmış.. Keşke bu meseleler gazetede ya da sanal âlemde müjde vermek kadar kolay olsaydı. Elbette bütün bu saydıklarımız ve saymadıklarımız teknoloji ürünlerinin yerli imkânlarla yapılmasını temenni ederiz. Fakat hayali projelerle yanıltılmayı da kabul edemeyiz. Meselâ, ‘yerli insansız hava aracı’nın motorunun ithal olduğunu, bir Avrupa ülkesiyle çıkan kriz sonrası öğreniyoruz. Konu ile ilgili bir haberde, “Avusturya Meclisi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, altı siyasî partinin girişimiyle sunulan, Türkiye’ye yapılan silâh ihracatının engellenmesine yönelik önerge oybirliğiyle kabul edildi. (...)
Türkiye, Avusturya’dan insansız hava araçları motorları (Bayraktar Rotax Motoru), değişik kalibrede silâh ve bunlara ait mühimmat alımı gerçekleştiriyordu” denilmiş. (savunmaveteknoloji.com, Haberin giriş tarihi: 25.11.2016)
Yerli otomobil meselesinde de farklı tartışmalar yaşandı. Türkiye, 2015 yılında yerli otomobil yapabilmek için “Saab 9-3”ün tüm fikri mülkiyet haklarını satın almıştı ve bu durumu Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık hem de TRT Haber’de açıklamıştı. O haberde şu bilgiler var: “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, yerli otomobille ilgili, ‘Saab 9-3’ün sadece isim hakkını değil, tüm fikri mülkiyet haklarını satın aldık’ dedi. Işık, şunları kaydetti: “Bu noktada ciddî bir araştırma yaptık ve Saab 9-3’ün platformunun bizim açımızdan çok uygun olduğunu tesbit ettik.” Konuyla ilgili Türkiye’nin bütün birikimini kullanacaklarını ve dünyanın en iyileriyle çalışacaklarını vurgulayan Işık, 2020 yılında herkesin gurur duyacağı bir otomobili yollara çıkaracaklarını söyledi.
Saab’ı neden tercih ettiklerini de açıklayan Işık, “Saab’ın gerçekten iyi bir teknolojisi var. Çok kaliteli, konforlu ve sağlam araçlarıyla tanınıyor. Dolayısıyla böyle bir araçla başlangıç yapmanın, Türkiye’nin menfaatine olduğunu düşündük” dedi. (www.trthaber.com, 15 Ekim 2015)
Aradan iki yıl geçti ve yeniden başa dönüldüğü anlaşılıyor. Üstelik “sadece isim hakkını değil, tüm fikri mülkiyet haklarını satın aldık” denilen satın almada 40 milyon euronun verildiği ve bu miktarın bugün anlamı kalmadığı anlaşılıyor. Peki Türkiye 40 milyon euroyu heba edecek kadar zengin bir ülke mi? O tarihlerde “İyi düşünüldü mü? Yanlış bir şey yapılmasın” diyenleri kınayanlar bugün acaba ne diyecek?
İllâ ve mutlaka her türlü yerli araç ve gereç yapalım, ama paralarımızı israf etmeden ve milleti hayali bilgilerle yanıltmadan...