Osmanlı Devleti’nde 19. yüzyılın en önemli devlet ve fikir adamlarından biri olan merhum Ziya Paşa, (vefatı: 1880) yıllar önce ‘söz’e değil; ‘iş’e bakılması icap ettiğini ifade için “Âyînesi iştir kişinin lâfa bakılmaz/ Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” demiş ve milletimizi ciddi olarak ikâz etmiş.
Ne var ki bu ikâzın pek de dikkate alındığı söylenemez. Çünkü bilhassa son yıllarda ‘iş’den ziyade ‘söz’lerin dikkate alındığı akla geliyor.
Türkiye’yi idare edenler ekseriyetle “güzel konuşuyor”lar ama sıra “iş”e geldiğinde verilen sözler unutuluyor ve kötü işler yapıyorlar. Düşünün ki Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının dahi uygulanmadığı bir yerde idareciler çıkıp “Kimseye haksızlık yapılmıyor. Hukukta ve adalette en öndeyiz. Dünya bizi kıskanıyor” anlamına gelen ‘güzel konuşmalar’ yapıyorlar. Esasında bu konuşmaları ‘güzel’ olarak isimlendirmek de belki hatadır. Gerçeklerle örtüşmeyen konuşmalar olsa olsa milleti yanıltıcı konuşmalar olarak isimlendirilebilir.
2024 Türkiye’sinde bir idarecinin “ ‘’Kimseye haksızlık, hukuksuzluk yapmadık” demesi kadar gerçeklerle örtüşmeyen bir beyan olabilir mi? Günde bir değil, dokuz defa haksızlık yapılan bir ülkede bu ‘güzel sözler’i sarf etmek “Türkiye gerçekleri”yle örtüşür mü?
Her şey bir yana bırakılsa bile, sadece işe alışlarda uygulanan ‘mülakat’ tek başına haksızlığın cisimleşmiş hali sayılmaz mı? Hak edeni değil de ‘kendisi gibi düşünen’leri işe alan sistemin adı olan ‘mülakat’ uygulaması devam ettiği müddetçe bir idareci “Kimseye haksızlık, hukuksuzluk yapmadık” diyebilir mi? Demiş olsa bu söz, bu beyan ve bu açıklama “Türkiye gerçekleri”yle izah edilebilir mi?
Ayrıca hukukun en temel kuralı olan “Birinin hatasıyla başkası mesul olmaz”ı dahi devre dışı bırakan bir anlayışla icraat yapanların “Biz kimseye haksızlık yapmadık” demesi inandırıcı olabilir mi?
Mesela sadede hukuk sahasında yaşanan ‘yanıltma’lar değil. Benzer şekilde ekonomi ile ilgili olarak da “güzel söz”ler sarf ediliyor ama gel gör ki icraat tam tersi. Mesela, yıllardan beri faiz, pahalılık ve enflasyon ‘düşman’ olarak ilan edilmiş durumda. Peki, uygulanan icraatlar yani ‘iş’ler bunu tasdik ediyor mu? Bugün itibarıyla yüzde 50 faiz uygulanan bir ekonomik sitemden bahsediyoruz. Aynı şekilde Avrupa ülkelerindeki yıllık enflasyonun bir ayda yaşandığı bir coğrafyadayız. Peki, nerde kaldı ‘güzel söz’ler? Niçin faiz ve enflasyonu ‘düşman’ ilan eden beyanlar icraatlarla desteklenmiyor?
Kesin olan şu ki, Türkiye’yi kulağa hoş gelen ve sözünde doğru olan ‘güzel söz’lerle yanılttılar ve yanıltmaya da devam ediyorlar. Ancak unutmamak gerekir ki yanıltmanın para etmediği bir ‘yatsı’ bir ‘sandık’ milletin önüne gelir ve gelecek...
Merhum Ziya Paşa’nın “Terkib-i Bend”ini tekrar hatırlayalım: “Âyînesi iştir kişinin lâfa bakılmaz/ Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.”