"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Meryem Tortuk Hanım’a rahmet

Faruk ÇAKIR
02 Haziran 2016, Perşembe
Bir dönem Can Kardeş’in Yayın Koordinatörlüğü ve Bizim Aile dergisinin editörlüğünü yapan, aynı zamanda gazetemiz yazarlarından olan Meryem Tortuk Hanımın vefat haberi hepimizi derinden etkiledi.

Meryem Hanım, 11 yıl önce ‘kanser’ hastalığına yakalanmış ve bu başlıkla yazdığı bir yazı ile hepimizi haberdar etmişti. Yeni Asya’da yayınlanan o yazı, aynı gün başka haber sitelerinde iktibas edildi ve ‘en çok okunan yazı’lar arasında yer aldı. “Geçmiş olsun” duâlarına karşı, gayet mütevekkil bir şekilde cevap veriyordu. Meryem Tortuk Hanımın “Kanser” başlıklı yazısı şöyle tamamlanıyordu: “Son birkaç gündür bu gerçekle yüzleşiyorum. Bir hastalık ne kadar çok değiştirirmiş meğer insanın içini. Yeniden yapılandırıp, zenginleştirirmiş. Tabiî ki sizleri esirgesin Rabbim. Hasta olmadan, nefsimizin elinde hastalanan kalbimizi görebilmeyi nasip etsin. Hepinizden duâ istiyorum.” (Yeni Asya, 13 Ağustos 2005)

Meryem Hanımın Yeni Asya’da yayınlanan son yazısı da ‘eğitim, kitap ve okuma’ üzerineydi: 

“Ailenin temeli yine ailede atılır. Çocuklarımıza okumayı hedef olarak korken gelecekte onların da birer anne ve baba olacaklarını unutmadan sorumlulukları neyse ona göre eğitmeli anne ve baba. ‘Sen sadece oku, biz her işi yaparız!’ derken de sonucunu düşünmeli. Okumayı da sadece ders kitaplarından ibaret saymamalı. Zira okumak esmayı talim etmektir.” (11 Ekim 2014)

Hastalığın tedavi süresince ‘iyileştiği’ haberleri de aldığımız olmuştu. Ne var ki hastalık yeniden nüksetmiş, nihayetinde bu hastalık; fani alemden baki âleme göçmesine sebep olmuştu. Allah, yerini, mekânını Cennet eylesin inşallah.

Sanal âlemdeki yorumlara bakılırsa vefatından sonra da ‘ders’ vermeye devam etmiş. Bir mesaj (kısmen düzelterek) şöyle: “Ben şu anda Antakya Devlet Hastanesinde çalışıyorum. Önüme bir defin ruhsatı geldi, yani ölüm belgesi. İşlemini yapacağım isme baktım: Meryem Tortuk. Ölüm belgesini bana getiren arkadaşımız da Yayladağı İmam Hatip Lisesi mezunu, ona sordum. Bu Meryem kim? O da ‘İşte, sizin sınıf arkadaşınız olan Meryem Tortuk’ dedi. Meğer bizim hastanede yatıyormuş, haberim yoktu. O an çok kötü oldum, çok üzüldüm, dondum kaldım. Yaklaşık otuz yıldır görmüyorum onu, ama yine de çok üzüldüm ve ağladım. Çünki beni otuz yıl geriye götürmüştü, çocukluğumu hatırlamıştım. Rahmetliyi üç sınıf arkadaşı(mla beraber) beraber Antakya Devlet Hastanesi morgundan ailesiyle beraber aldık. Işte kaderin cilvesi. Hayatta sınıf arkadaşım olan Meryem Tortuk’un da evraklarını düzenleyip cenazesini ailesine teslim etmek de varmış.” (Zeynel Abidin Payas’ın yorumu, www.facebook.com/yayladagininsesi sayfası)

Meryem Hanım; hastalığını tevekkülle karşıladığı gibi, inşallah ölüme de güler yüzle gitmiştir. Çünkü o da Risale-i Nur’un verdiği dersle biliyor ki ölüm hiçlik değil, fena değil, dağılmak değil... Belki dostlara ve ahbaplara kavuşma vesilesidir. İnşallah ‘Münker ve Nekir’in sorularına Risale-i Nur’dan aldığı dersle cevap vermek nasip olur. 

Bu vesile ile merhume yazarımıza Allah’dan rahmet dilerken; ailesi ve yakınlarına da sabr-ı cemil niyat ederiz. Allah rahmet eylesin. Amin.

Okunma Sayısı: 2851
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı