Ekseriyetle herkes bu hastalıktan yana şikâyet eder. Vatandaşın tamamının bürokrasiden yana şikâyetçi olduğu belli. Aksini düşünen, mikrofonu vatandaşa tutabilir. Tam anlamıyla “Bir dokun, bin ah işit” tablosu ile karşı karşıyayız.

Bürokrasiyi engel olmaktan çıkarmak icap ettiğini söyleyen yöneticiler, meğer her işi ‘merkez’e/Ankara’ya toplayarak sözlerinin aksi icraatlara imza atmışlar. Her işin ‘merkez’deki yöneticilere havale edilmesi haliyle aksamalara ve tıkanmalara yol açıyor. 

Bu durumdan şikâyet eden yatırımcılar var. 2012’de çıkan genelgeyle bütün onayların Başbakanlık’ta takıldığını belirten İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Kahyaoğlu, şu misali vermiş: “Bilecik’te mermer ocağı açmak için müracaat ettik, ama Başbakanlık’ta bekliyor. Madenden umudu kestik. Organik yumurta üretimi için 5 bin tavukluk yatırım yapacağız” dedi.

Türkiye genelinde tahsislerin incelenmesi ve onaylanmasının ‘Başbakan’a bağlanması yüzünden çok sayıda mermer ocağının tahsis ve ruhsat işlemlerinin tamamlanamadığını söyleyen İMİB Başkanı Kahyaoğlu, bu durumun mağdurlar ortaya çıkardığına dikkat çekmiş.

Madencilerin sorunlarının çözümü konusunda uzun süredir hükümette muhatap bulamadıklarından yakınan iş adamı, şöyle devam etmiş: “Eskiden bizlere görüş sorarlardı. Bizler çalışır, temel sorunlarımızı götürürdük. Karşılığında mutlaka bir çözüm ya da geri dönüş olurdu. Maalesef siyaset çok öne çıktı. Bugün madencilikte de başka sektörlerde de sorunlar birikti, ama çözüm için muhatap yok. Bu durumu sür’atle değiştirmezlerse (...) ülkede işsizlik patlar. Bu şartlarda 500 milyar dolarlık ihracat hedefini nasıl yakalayacaksın? Bu hedefe göre yatırım süreci var mı? Ben göremiyorum. Zaten ihracat artmıyor tersine azalıyor.” (Vatan g., 29 Ekim 2015)

Bu şikâyet ve tesbit bir maden yatırımcısının. Muhtemelen başka iş kollarında da sıkıntılar vardır. Bugün için onlar sıkıntılarını dile getirmiyor olabilir, ama onların da bir dolma ve taşma noktası olduğu unutulmasın.

2012’de çıkan bir genelgeyle bütün onayların Başbakanlık tasdikine havale edilmesi akla uygun mudur? Hani Türkiye her işi merkeze toplama hatasına düşmeyecekti? Hani, yetkiler devredilecekti? Hani, bürokrasi yatırımların önünde engel olmaktan çıkacaktı? İş dünyasının ‘muhatap bulamıyoruz’ yakınmasının olduğu bir ülkede, vatandaş derdini anlatıp çare bulabilir mi?

Ayrıca, bu durumun devam etmesi halinde işsizliğin artacağı ikazı da önemli. Aynı zamanda bu şartlarda 500 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşılamayacağı hatırlatması da görmezden gelinmesin. 

Türkiye’yi idare edenler çıkıp, “Hayır böyle bir durum yok. Yetkiler ‘merkez’de toplanmadı. Yatırım için bekletilen müracaat yok” diyebilirler mi?

Bürokrasi, yatırımları engellemek için değil onlara hizmet için olmalı. Bu anlayışla devam edilirse sadece sanayici ve iş dünyası değil; bir bütün olarak ülkemiz kaybeder. Trafik polislerinin yolu tıkayan arabalara seslendiği gibi biz de Ankara’ya seslenelim: Merkez, yolu tıkama!