Türkiye’nin 15 Temmuz 2016’da maruz kaldığı darbe girişimini araştırmak için kurulan TBMM Meclis Araştırma Komisyonu çalışmalarına devam ettikçe bazı gerçekler de gün yüzüne çıkıyor.
Bir defa daha anlaşıldı ki savaşlarda olduğu gibi darbelerde de en önce gerçekler ölürmüş.
Ülkemiz şu anda Olağanüstü Hal sistemiyle idare ediliyor. OHAL ilân edilmemiş olsaydı bile darbeye ya da darbe girişimine muhatap olan bir ülkenin ‘normal hal’de olması mümkün değil. Darbe teşebbüsü fiilen normal hali devre dışı bırakmış olur.
Darbe teşebbüsünün bir kaybedeni de medya oldu. Medya vasıtaları sadece kaybetmedi, millete de kaybettirdi. Çünkü gerçekleri gizledi, karartma yaptı ve yanlış bilgiler yaydı.
Bu hususta çarpıcı bir örnek, dönemin 1’inci Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında yapıldığı ileri sürülen bir görüşme haberi oldu. Darbeden iki gün sonra Dündar’ın Erdoğan’la görüştüğüyle ilgili haberler medya da yer almıştı. “Cumhurbaşkanı Erdoğan ile gerçekleşen en kritik 15 dakikalık görüşme!” başlıklı haber www.sabah.com.tr’de yer almıştı. (Giriş Tarihi: 18 Temmuz 2016 10:41) Devam eden günlerde bu görüşmenin ayrıntıları da yine gazetelerde yer aldı. İlgili haberin bir bölümü şöyleydi: Marmaris’te kaldığı otelden ayrılan Erdoğan için dört güzergâh belirlendi. Bu sırada nereye gidileceği konusunda sürekli telefon görüşmesi yapıldı. Bu görüşmelerden birinde dönemin 1’inci Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, “Sayın Cumhurbaşkanım ben sizi korurum, İstanbul’a gelin” dedi. Komutanın dâvetine Erdoğan’dan beklenmedik bir karşılık geldi: “Size nasıl güveneyim?” Erdoğan, paşanın darbecilerle birlikte hareket edip etmediğinden emin olmak istedi. Orgeneral Dündar’ın cevabı da “Beni MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye sorun…” oldu. (Bu haber de 27 Temmuz 2016 Sözcü’de yer almış. Sonrasında da diğer haber siteleri aynı bilgiyi paylaşmış.) Üstelik bir milletvekili bu ‘bilgi’yi TBMM Genel Kurulunda ‘duyduk’larını belirtmiş.
Aradan 3 aya yakın zaman geçti ve bu görüşme bilgisinin doğru olmadığı bizzat Orgeneral Dündar tarafından TBMM Meclis Araştırma Komisyonu’nda (19 Ekim 2016 tarihinde) açıklandı. İlgili haber şöyle: “Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ümit Dündar, 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile telefonda görüşmediğini ifade etti. Dündar, Cumhurbaşkanıyla 16 Temmuz sabahı Atatürk Havalimanı’nda görüştüğünü ve kendisine bilgi verdiğini söyledi. Orgeneral Dündar, “15 Temmuz gecesi sayın Cumhurbaşkanı, sayın Başbakan da dahil hiçbir bakanla da görüşmem olmadı. ‘Bahçeli’ye beni sorun diye’ bir beyanım olmadı. Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın direktiflerini havalimanından itibaren aldım.”(http://www.gazetevatan.com/15-temmuz-gecesi-erdogan-la-gorusmedim-996899-gundem/)
Bu bilgi kirliliği basit bir mesele olarak görülebilir mi? Bunun gibi kamuoyunu meşgul eden haberler ve bilgilerin ne kadarı doğru? Millet hangi bilgiye, hangi habere, hangi açıklamaya itibar edecek? Bu yanlış bilgiler kamuoyu ile paylaşıldığı ilk anda niçin tashih edilmez? “Bize yarıyorsa ‘yalan/yanlış haber’ de iyidir” diye düşünenler mi var?
Gerçek bilgiler öldürülmesin ki hakikî ve samimî kamuoyu oluşabilsin. Medya hem kaybetti, hem de millete kaybettirdi.