Dünyada yaşayan 7 milyon insanın ortak dertleri olduğuna göre, çare arayışları ancak da ortak akılla mümkün.
‘Akıl akılda üstündür’ prensibi gereği var olan dertlere karşı birlikte mücadele edebilirsek çok daha kolay, çok daha etkili çarelere ulaşabiliriz.
19 Ekim, dünya literatüründe “Dünya Değerler Günü” olarak kutlanıyormuş. Bu vesile ile düzenlenen bir toplantıda Türkiye’nin dertleri de konuşulmuş.
Türkiye’de ilk kez Bahçeşehir Koleji’nin ev sahipliğinde bir programla kutlanan bu günde öğrencilerin bilim ve teknolojinin yanı sıra toplumsal değerlere de sahip olmasının önemine dikkat çekilmiş.
Programda konuşan Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları (BUEK) Başkanı Enver Yücel, “Bilim insanları ve uzmanlar günümüzde dünyada 3 temel sorun olduğuna dikkat çekiyorlar. Bu sorunlar; yoksulluk, çevre ve etik değerler, birlikte yaşama faktörü. Özellikle son 30 yıldır bu sorunlar artarak devam etmekte. Dünya genelinde birlikte yaşama konusunda ciddî sıkıntılar yaşanıyor. Bu sorunların nedenleri ortadan kaldırılmalıdır. Geçmişteki değerlerimizi yaşatmanın, bu sorunların önüne geçeceğine inanıyorum. Özellikle eğitimin içerisinde değerlerimizin tam olarak entegre edilmesinin çok önemli düşünüyorum” demiş. (DHA, 19 Ekim 2017)
BUEK Başkanı Enver Yücel’in dikkat çektiği ‘3 temel sorun’, Risale-i Nur Külliyatında yer alan ve ekseriyetle hatırlatmaya çalışılan “Bizim düşmanımız cehalet, zarûret, ihtilâftır. Bu üç düşmana karşı san’at, marifet, ittifak silâhıyla cihad edeceğiz” (Münâzarât, s. 67) tesbitini tasdik etmiş olmaz mı?
Farklı kelimeler ifade edilmiş olsa da dünyanın karşı karşıya olduğu 3 büyük ‘düşman’ vardır. Cehalet, fakirlik ve ihtilâf. Ve bu düşmanlara, bu hastalıklara karşı; san’at, bilgi ve ittifakla, birlikle ve birlikte mücadele edilebilir.
Çok önemli bir nokta da bu değerlerin en başta ailede verilmesi gerektiğidir. İlk muallim olan anne ve babalar çocuklarına sağlam bir ‘değerler eğitimi’ verebilirse inşallah sonraki yıllarda kötülükler yol bulup çocuklarımızın hayatına giremez. Tabiî ki bu temenniler sözde kalmamalı, hayata geçebilmeli. O zaman en can alıcı soruya geliriz: Bu tehlikelere karşı aileyi nasıl koruyup ‘değerler eğitimi merkezi’ haline getirebiliriz? Milletleri yıkmak isteyenerin işe aileden başladığı tesbiti hamaset olarak görülmemeli. Bunca müstehcenlik, bunca tahrip, bunca tuzak boşuna kurulmuyor. Bu bakımdan Türkiye’yi idare edenlerin bu meseleye bir günlerini değil, bin günlerini ayırmaları icap eder.
Aynı programda konuşan Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz Esmer’in tesbitleri de dikkate alınmalıdır. Prof. Dr. Esmer, konuşmasında, dünyada yaşanan en büyük ekonomik krizlerin bile değerlerde yaşanan olumsuzluklara bağlı olduğuna işaret etmiş. Güven kavramı konusunda Türkiye ve dünyada büyük bir sıkıntı yaşandığına dikkat çeken Esmer, bunun da ancak değerler eğitimiyle çözülebileceğini hatırlatmış.
O halde var gücümüzle manevî değerlerin korunmasına ve çocuklarımıza aktarılmasına çalışmalıyız. Aksi halde var olan güvensizlik Allah muhafaza etsin hepimizi boğabilecek seviyeye gelir. Allah muhafaza...