Yayınlanan bir Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile mahkemelerde yargılanmadan işsiz kalan binlerce kişinin ciddi mağduriyetler yaşadığı artık gizlenemez bir hal aldı.
Hep ifade edildiği üzere ‘kuru’larla birlikte ‘yaş’lar da yanıyor. Darbecileri cezalandırmak için çıkılan yolda masumların zarar görmesi telafisi zor yaralar açabilir.
Hemen ifade edelim ki biz mahkeme değiliz. Bu konuda mesaj yazanları da şahsen tanımayız, tanımamıza da gerek yok. Hadiseye prensipler bazından bakmaya çalışıyor ve masumların zarar görmemesini temenni ediyoruz. Mektuplara ve mesajlara bakılırsa ciddi hatalar yapıldığı kanaati hâsıl oluyor.
Mağdur edildiklerini düşünenlerin bir kısmının mesajlarını şöylece özetleyebiliriz:
EO: Babam gibi bir sürü insan bu süreçte mağdur oluyor, kimseye sesimiz ulaşmıyor. Evden sanki ölü çıkmış gibi hiçbir şeye sevinemiyoruz. Herhangi bir açıklama yok. Yani bir heyet bile kurmak kimsenin aklına gelmiyor. Allah’ın adaletine güveniyoruz.
ZK: Ben de aynı mağduriyeti yasayanlardanım. 2010 yılında Urfa’ya sözleşmeli olarak atandım. Eşim o zaman din görevlisiydi. Oğlum daha iki yaşındaydı. Eşimden ayrı oğlumla birlikte tüm zorluklara göğüs gererek Harran’ın köyünde 1.5 yıl görev yaptım daha sonra eş durumuyla eşimin yanına geldim. Eşim 2015 Şubat’ta öğretmenliğe atandı. (...) 1 Eylül gecesi açığa dahi alınmadan sırf 11 ay sendikada kaldım diye ihraç edildim. Sırf müdür yardımcısını kırmamak için üye olduğum sendikanın sonum olacağını nerden bilebilirdim. Okuldaki arkadaşlarım ve müdürüm duyunca şok oldular. Müdürüm duyunca gözyaşlarını tutamadı, çünkü benim bunu hak etmediğimi herkes biliyor. İki günden beri çocuklarım için ayakta durmaya çalışıyorum. Er ya da geç adaletin yerini bulacağını umuyorum.
IK: Ben de 672 KHK ile ihraç edilen Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeniyim. İhraç nedenim 2015 tarihinde istifa ettiğim sendika, aidat kesintisi devlet tarafından yapılan sendika. Banka hesabım ya da başka hiçbir bağım yok. İnanın, ihraç olduğum gece rüyamda 3 yaşındaki oğlumu gördüm, bana soruyordu: “Baba seni neden attılar? Kim attı seni baba?” rüyamda bile yutkunuyordum. Meslekten atılma da bir yere kadar; ama masuma vurulan yaftaya ne demeli? Bilmem ki...
MN: İsmimin önemi yok. Üniversiteden dereceyle mezun oldum. 16 yıldır devlet okullarında başarıyla görev yaptım. Yaptığım Avrupa Birliği okul projesi sebebiyle takdirname ve maaşla ödüllendirme aldım. Bir sabah uyandım memurluktan atılmışım... Sorgusuz sualsiz, savunmamı dahi almadan, bir cümlecik açıklama yapmama dahi izin vermeden. Memurluktan atılacak kadar büyük ne suç işledim hiç bilmiyorum. Sadece internette okuduğum haberlerden yola çıkarak tahminlerde bulunabiliyorum... Büyük ihtimal, üyesi bulunduğum sendika ve sırf faizsiz bankacılık yaptığı için taaa yıllar önce açtığım malum bankadaki hesabıma paramı yatırmış olmam... Devletin yasal izinleriyle açılmış bir sendikaya üye olmak ve hükümetteki kişilerin bizzat kendilerinin açtıkları bir bankaya para yatırmak suç ise, o zaman bu kurumları neden en baştan kapatmadılar? Bu yapılana hala adalet diyen varsa, hak ettiler diyen varsa (onları) Allah’ın adaletine havale ediyorum.
AT: Matematik öğretmeniydim. Evliyim bir kızım var, 4 yaşında... Evim kredili... İşsiz kaldım... İhraç oldum... 6 senedir öğretmenim ilk defa kurban kesemeyeceğim. Kaç kurban daha kesemeyeceğimi de bilmiyorum. Neden ihraç oldum, bir süre sendika üyeliği, istifa etmiştim ama geç kalmışım demek ki. Bazı insanlar çok iyi gizleniyorlar diyorlar, bana inanmak size kalmış. Sizin vicdanınıza güvenerek yazıyorum. Bir basit telefon araması ile bile benim durumum okul arkadaşlarımdan yöneticilerimden öğrenilebilir. (...) Sizlerden yardım istiyorum. İnsanlar bizi duymuyor veya duymak istemiyorlar. Sesimizi duyurun. Bayram sabahı herkes bayram yapsın. İnsanlar hata yapabilir. Sendika üyeliği bir hatadır, ama suç değildir. Cezamız en ağır memur suçu olan ihraç olmamalıydı. Sürsünler Hakkari’ye, Şırnak’a ama aç bırakmasınlar.
Bu ve benzeri çok sayıda şikâyet var. Yanlışlar Bağdat’tan dahi döndüğüne göre Ankara’dan da döner ve dönmelidir inşallah.