Türkiye’yi idare edenler istese de istemese de eğitim sisteminin sıkıntıları gündemi meşgul etmeye devam ediyor. Dönemin Maarif Nazırı (Eğitim Bakanı) Emrullah Efendi’nin (1859-1914) “Şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim” sözünün ne kadar gerçekçi olduğunu bugün de anlıyoruz.
Ehlinin ifadesine göre Emrullah Efendi bu sözü lâtife olarak söylemiş. Çünkü kendisi hakikaten büyük bir âlimmiş, ama bu tesbit günümüz idarecilerine can simidi olabilir.
Ülkemiz söz konusu olduğunda kimsenin itiraz edemeyeceği bazı gerçekler var. Eğitim sisteminin bu kadar sık değiştiği başka bir ülke var mı? Tek başına iş başında olan bir iktidar devrinde bu konuda yapılan değişiklikleri sıralamak bile bunu görmeye yeter. Liselere girişte yapılan değişikliklerin yanında üniversiteye girişlerde de çok sık ‘yenilik’ler yapıldı. Ve her değişiklik ‘en iyisi bu’ denilerek millete anlatıldı. Aynı iktidar döneminde bu kadar sık değişiklik yapmanın bir izahı olabilir mi?
Eğitim sistemini temelden etkileyebilecek yeni bir değişiklikle daha karşı karşıyayız. Millî Eğitim Bakanlığı ortaöğretime geçiş sistemi kapsamında sınavla öğrenci alacak liseleri ve kontenjanları açıkladı. Eğitimciler bu konuda yapılan yanlışlara dikkat çekiyor. En önemli mahzur, Türkiye genelinde 33 ilde imtihanla öğrenci alacak bir tane bile Anadolu lisesinin bulunmaması sayılıyor. Bu illerde okuyan öğrenci sayıları az olabilir. Fakat madem Anadolu liseleri nisbeten başarılı öğrencileri kabul ediyor, bu illerde hiç mi başarılı öğrenci yok? Bu öğrenciler hak ettikleri liselerde okumak için başka illere gitmek mecburiyetinde kalırsa doğru mu olur? Böyle bir tercihle karşı karşıya kalmak yeni mağduriyetlere sebep olmaz mı?
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, yaptığı yazılı açıklamada bu meselenin tartışmaların alevlenmesine sebep olduğuna dikkat çekmiş. Anadolu liselerinin akademik eğitim açısından hayatî öneme sahip olduğunu vurgulayan Geylan, “Anadolu liselerinin sayısı ihtiyacın çok altında kalmaktadır. Bu durum başarı düzeyi yüksek olan öğrencilerimizin akademik eğitiminin önünü tıkayacak, akademik eğitime darbe vuracaktır” değerlendirmesinde bulunmuş. (AA, 13 Nisan 2018)
Birçok öğrencinin istemediği liselere gitmek zorunda kalacağına da dikkat çeken Geylan, “33 ilde hiç Anadolu lisesi olmaması, diğer illerde eğitim kalitesi yüksek olan okulların listede yer bulamaması, Anadolu liselerinin sayısının ihtiyacı karşılamaması, sınavla öğrenci alan meslek liselerinin, kapasitesinin fazla olmasına rağmen sınav kontenjanının az olmasının gerçek nedenlerini, Millî Eğitim Bakanı’nın açıklaması gerektiğini” şeklinde konuşmuş.
Dikkat çekilen bir nokta daha var ki bu da ayrıca tartışılması icap eder. Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan, şöyle demiş: “Millî Eğitim Bakanlığı, yeni ortaöğretime geçiş sistemi ile adeta özel okulların önünü açmıştır. Resmen devlet eliyle özel okul dayatması yapılmaktadır.”
En önemli mesele olan eğitim konusunda ortaya konulan tablo milleti memnun eden bir tablo değil. Gerek lise ve gerekse üniversite eğitiminin ciddî problemleri olduğu artık görülsün. Yapılacak değişiklikler, atılacak adımlar bir defa değil bin defa düşünülsün. Kalitesiz eğitimin faturasının ekonomik faturalardan daha yıkıcı olabileceği de görülsün.