Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’nın da bulunduğu Kudüs, hürriyetine kavuşacağı ana kadar İslâm dünyasının gündeminde olmak durumunda. Maalesef ‘çok önemli işler’le meşgul olan İslâm dünyası ve Müslümanlar, Kudüs’ün işgal altında olduğunu unutmuş gibi davranıyor.
Filistin’e ve Kudüs’e sahip çıkmak sözde kalmamalı. Sahip çıkarken de Filistin’i Kudüs’ü zor duruma düşürmemek de gerekir. Kim ki “Düşmanları uyandıracak şekilde” hareket ederse Filistin’e ve Kudüs’e fayda değil zarar vermiş olur. Mutlak surette dünyadaki “iyi insanlar”ı harekete geçirip Filistin’in işgalden kurtulmasını sağlamak gerekir. Nitekim, yakın zaman önce Birleşmiş Milletler Bilim Eğitim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Yönetim Kurulu, İsrail’in “işgalci güç” olarak tanımlandığı bir karar tasarısını oylayarak kabul etti. Tasarıda, “İşgalci güç İsrail” tarafından Kutsal şehir Kudüs’ün yapısını ve statüsünü değiştirmeye yönelik alınan her türlü tedbirin, adlî veya idarî uygulamanın geçersiz sayılması ve iptal edilmesi istendi. (AA, 21 Nisan 2017) Bu karardan yola çıkılarak İsrail bütün dünyada yalnızlaştırılamaz mı?
Kudüs’ü gündeme taşıyan önemli bir toplantıya daha şahit olundu. Kudüs Yunus Emre Türk Kültür Merkezinin katkılarıyla işgal altındaki Doğu Kudüs’te, Türkiye’deki İslâm Tarihçileri Derneği (İSTAD) üyesi akademisyenler tarafından “İslâm Tarihinde Kudüs” başlıklı panel düzenlenmiş.
Kudüs’ün İslâm tarihindeki yerini hatırlatan panelistler, Kudüs’ün Müslüman akademisyenler arasında yeterince ilgi görmediği ve yalnız bırakıldığına dikkati çekmiş. Ayrıca panelistler Kudüs’ün san’at ve mimarî anlamda ciddî bir birikime sahip olduğunu ifade ederek, özellikle Türk sanatsever ve mimarlara Kudüs’e gelerek incelemelerde bulunmaları çağrısı yapmış.
Panel sonrası bir açıklama yapan Türkiye’deki İslâm Tarihçileri Derneği (İSTAD) Başkanı Prof. Dr. Mehmet Şeker, “Kudüs sadece İslâm tarihçilerinin gelip görmesi gereken bir yer değil. Aynı zamanda san’at tarihçilerinin de gelip görmesi gerekiyor” demiş.
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Onat ise can alıcı tesbitlerde bulunmuş: “Dünya çok hızlı değişiyor ve açık gerçek Türkiye’nin kaderi, İslâm coğrafyasının kaderidir. Dolayısıyla Türkiye buralara ilgisiz kalamaz. Bizim tarihimizin önemli bir kısmı buralarda. Buradaki panel esnasında da Kudüs’teki eserlerde Osmanlı imzasının olduğuna dikkat çekildi. Buraya odaklanmak zorundayız. İsrail devletinin nasıl kurulduğunu iyi etüd edersek, burada bir Filistin devletinin bütün dünyaca tanınması için neler yapılması gerektiğini görebiliriz. Devlet çok önemli bir hadise. Devletsiz toplumların yaşama şansı yok. Filistinlilerin kendi tarihlerine sahip çıkması gerekiyor. Bilime sarılmaları gerekiyor. Zira Yahudileri dünyada bu kadar öne çıkaran şey bilim alanındaki etkinlikleridir.” (AA, 7 Mayıs 2017)
Bütün İslâm dünyasıyla olduğu gibi Kudüs’le de ilgimiz en üst seviyede devam etmeli. Ancak bu Kudüs’e, Filistin’e ve bölge ülkelerine zarar vermeden yapılmalı. Yapabileceklerimizi vaad etmeli ve vaat ettiklerimizi yapmalıyız. Aksi halde hayal kırıklıklarıyla karşılaşırız.
Filistin ve Kudüs fiilî ve kavlî duâlarımızda yer etmeli vesselâm.