ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs şehriyle algili olarak aldığı karar sadece İslam dünyasında değil bütün dünyada tepki topladı ve toplamaya da devam edecek.
Çünkü bu karar özünde ve esasında yanlış bir karar. Çünkü bu karar ne bölgeye ne de dünyaya barış getiren bir adım değil.
Kudüs’ü İsrail’e hediye etmek anlamına gelen Trump’ın bu kararına karşı dikkat çekici bir itiraz da Kudüs’teki Kıyamet Kilisesi’nin yaklaşık 850 yıldır anahtarını koruyan Müslüman aileden geldi. Kıyamet Kilisesi’nin 1187’den bu yana anahtarını koruyan Müslüman ailenin temsilcisi Adeeb Joudeh, Trump’ın Kudüs’ü başkent olarak tanımasına ‘felaket’ olarak yorumlayıp “Bizim mesajımız liderlere; onlara diyoruz ki: Allah’tan korkun” şeklinde konuşmuş.
Kıyamet Kilisesi’nin anahtarını korumakla sorumlu olan Müslüman ailenin üyesi Adeeb Joudeh ve kilisenin kapı açma kapama sorumlusu olan Vecih Nusaybeh, Ankara’da düzenlenen bir toplantıya katılmış ve itirazlarını burada da dile getirmişler. Adeeb Joudeh, “Trump’un açıklaması tam bir felaket. İşgal altında yaşıyoruz, zulüm yaşanıyor. İslam ve Hıristiyanların beraber yaşama simgesi Kudüs’tür. Hz. Ömer döneminden beri bu böyledir. En son rahmetli babam anahtarı bize teslim etti. Anahtarı bize veren Müslüman komutanı Selahaddin Eyyübi’dir. 1187 yılında. Yaklaşık 850 yıldır bu anahtarı koruyoruz ve kiliseyi koruyoruz. Barışı da koruyoruz” demiş. (Milliyet, 14 Aralık 2017)
Kilisenin kapı açma kapama sorumlusu olan Wajeh Nuseibeh de, “Eski asırlardan beri bu görevi ailemiz üstlendi. Babadan oğula geçiyor. Kilise kapısı açılması veya kapatılması bizim aileden biri olmadan yapılamaz. Biz yoksak da başka bir Müslüman’ı görevlendiriyoruz. Bize üç tane görev verilmiş; temizlik, gelen üst kademeli misafirleri ağırlama ve kutsal damgayı taşımak. Trump’un kararının hiçbir anlamı yok. Kudüs’e kim hükmedecek kim yerleşecek olanın karar sahibi Trump değildir. Hatta BM’nin bile bu kararı verme yetkisi yok. İmzalanan bu karar çöpe atılmalıdır” diye konuşmuş.
Barışın anahtarının Kudüs’te olduğu tesbitine kim itiraz edebilir? Kudüs’te barış temin edilmiş olsa Ortadoğu’da, bölgede ve dolayısı ile bir anlamda dünyada da barış temin edilmiş olmaz mı? Bakınız, Hıristiyan mezhepleri arasında kavga olmasın diye Hıristiyanlarca çok önem verilen ‘Kıyamet Kilisesi’nin anahtarı Müslüman bir aileye veriliyor ve bu durum 850 yıldır devam ediyor. Bu kararı Hıristiyan aileler de kabul etmiş olacak ki bunca yıl aynı uygulama devam edip gelmiş. Bunun adı küçük bir ölçekte dahi olsa barışı temin etmek değil mi?
Her ne kadar bugün için uygulanma imkanı zor görünse de “Trump’un kararının hiçbir anlamı yok. Kudüs’e kim hükmedecek kim yerleşecek olanın karar sahibi Trump değildir. Hatta BM’nin bile bu kararı verme yetkisi yok. İmzalanan bu karar çöpe atılmalıdır” tesbiti de özünde haklıdır. Bugün değilse yarın, Trump’un kararının doğru olmadığını ABD’li diğer yöneticiler de kabul etmek durumunda kalır. Yanlış bir karar, dünyanın en zengin ülkesinin lideri aldı diye doğru olmaz.
Kudüs’e ve dolayısı ile bölgeye barış gelmesi isteniyorsa samimi olarak bunun için adımlar atılmalı. İsrail’in lehinde, adaletin aleyhinde kararlarla Kudüs’e ve bölgeye barış gelmez. İslam alemi ve Türkiye, dünyanın bu gerçeği görmesi için gayret göstermeli vesselam.