Virüs tehdidinin bütün dünyayı sarması üzerine Türkiye de bu salgınla mücadele etmek için ‘bilim kurulu’ kurdu.
Hemen her gün bu kurula üye olanlar başta olmak üzere uzmanlar değişik açıklamalar yapıyorlar. Her iş ehline verildiğinde bir anlam kazanır. Dolayısıyla prensip olarak ehil insanlardan teşekkür edecek her ‘kurul’ faydalıdır. Virüs salgını sonrası oluşturulan bilim kurulu buna güzel bir örnek oldu.
Bundan hareketle yola çıkan Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Ankara Şube Başkanı Hasan Basri Acar da, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile mücadelede Bilim Kurulu koordinasyonunda çalışacak “Ekonomi Bilim Kurulu” oluşturulması teklifinde bulunmuş.
MÜSİAD Ankara Şube Başkanı Hasan Basri Acar’ın teklifi kısaca şöyle: “Günü iyileştirirken, yarına da verimli bir şekilde adım atılmalıdır. Bunun için iki farklı kurulun aynı hedef doğrultusunda koordinasyon içinde çalışması ülkemiz ve milletimiz adına fayda sunacaktır. Bu süreci millî güvenlik konusu olarak ele alan devletimizin de hareket kabiliyetini arttırmak adına sağlık ve ekonomi birlikte değerlendirilmelidir.
Ekonomi Bilim Kurulu sorunlara çözüm oluşturmak için tavsiye niteliğinde politikalar sunmalıdır.”
Teklifin muhatapları ne der bilemeyiz, ama her işin ehline verilmesi gerektiği prensibine göre böyle kurulların, ‘meşveret zeminleri’nin, tartışma platformlarının oluşturulmasında fayda vardır. Akıl, akıldan üstün olduğuna göre bir akıl yerine bin aklın düşünmesi, ortak kararlar alması mutlaka isabetli olur.
Tabiî ki bunun için önce ortada bir ‘dert’ olduğunu kabul etmek icap eder. Türkiye’yi idare edenler, ekonomi noktasında bir dert, bir problem olduğunu kabul etmiş görünmüyorlar. Dolayısıyla ‘çözüm üretecek bir kurul’ oluşturmak akıllarına gelmemiş olabilir. İş dünyasının içinden bir derneğin bunu gündeme taşıması, tavsiye ve teklif etmesi dikkat çekebilir.
Karşı karşıya kalınan virüs salgını hafife alınacak türden değil. COVID-19’un sosyoekonomik etkileri konusunda hazırlanan raporun duyurusu için bir video mesaj yayınlayan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, salgının muhtemelen yakın geçmişte benzeri görülmemiş şekilde her ülkede resesyona sebep olacağını belirtmiş. Guterres, salgın dolayısıyla İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanan en büyük krizle karşı karşıya olunduğunu hatırlatmış. (AA, 1 Nisan 2020)
Salgın her ülkeyi etkileyeceğine göre Türkiye’nin de muhtemel senaryolara göre hazırlık yapması icap eder. Bu bakımdan sadece ekonomi konusunda değil, başka konularda da kurullar, komisyonlar ya da platformlar oluşturulmalıdır. Hepsinden daha önemlisi bu kurullara, kuruluşlara ve işin ehli olanlara kulak vermektir. İş olsun, tablo renklensin diye kurullar oluşturmak olmazı. İşler ehil olanlara verilecekse, ehil olanlar dinlenmelidir. Bu bakımdan hele önümüzdeki dönemde övünmeyi bir yana bırakıp karşı karşıya olduğumuz derdin, problemin ve tehlikenin iyice farkına varmamız gerekir.
Büyük bir değişim ve dönüşüm olacağı noktasında ittifak olduğuna göre buna hazır mıyız? Türkiye’yi idare edenler gelişmelere bu pencereden bakmak durumundadırlar. Aksi halde kaybedenler sınıfında yer almak ihtimali vardır.
Her gün daha sıkı tedbir almaya ve bu tedbirleri fiilî ve kavlî duâlarla desteklemeye ihtiyaç var vesselâm.