Amerika Birleşik Devletleri’ne yeni bir başkan seçilince dünya siyasetince ciddî değişiklikler oldu ya da olma ihtimali ortaya çıktı. ABD’nin yeni başkanı Donald Trump, Rusya’ya kısmen dost görünürken, Avrupa Birliği’ni eleştiren sözler sarf ediyor.
Tabiî ki her yiğidin bir yoğurt yeme şekli vardır ve ABD Başkanı da bunu ortaya koyuyor. Bu noktada ilk itiraz hakkı Amerika’da yaşayanlardır ve onlar da zaten görüşlerini, itirazlarını ‘başkan’larına ifade ediyorlar.
Avrupa Birliği de ciddî tartışmalara konu ediliyor. İngiltere’nin birlikten ayrılma kararı alması ve başka bazı gelişmeler “AB dağılıyor mu?” sorusunu da gündeme taşıyor.
Bu tartışmalar sonrası AB yöneticilerinin ortaya koyduğu tavır da dikkat çekici.
İspanya’yı ziyaret eden Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı, İtalyan siyasetçi, hukukçu Anotino Tajani, Avrupa’nın ABD’den çok farklı olduğunu belirterek, “Biz Müslümanlarla konuşmamazlık yapamayız” demiş. (AA, 10 Şubat 2017)
Madrid’deki AP binasında basın toplantısı düzenleyen AP Başkanı, İtalyan siyasetçi Anotino Tajani, “Trump bir arabulucudur ve arabulucu olmak kurumlar arasında olmak demektir. ABD bizim dostumuzdur. Ve herkes bir dostu eleştirebilir, hatta ona karşı sert de olunabilir. Dost dosttur, şef değil. Biz kimsenin altında olamayız” ifadelerini kullanmış.
ABD Başkanı Trump’ın göçmen politikası hakkında da değerlendirme yapan AB Başkanı Tajani, “Avrupa’nın ABD’den çok farklı olduğunu düşünüyorum. İnsanların haklarını en fazla savunan kıt’ayız. Biz, Akdeniz’in ortasındayız. Akdeniz’in diğer kıyısının neredeyse hepsi Müslüman ülke. Biz Müslümanlarla konuşmamazlık yapamayız. ABD’nin ise Müslümanlarla arasında bir okyanus var. O yüzden bizim ilişkimiz farklı” şeklinde konuşmuş.
AP Başkanı Anotino Tajani, “Başkanlığınız süresince Türkiye ile AP ilişkilerinde herhangi bir değişim olacak mı?” sorusunu da şöyle cevaplandırmış: “Türkiye’ye karşı hiçbir şeyimiz yok ama Kopenhag kriterlerine saygı göstermesini istiyoruz. Türkiye değişmezse bizim için ileri adım atmak çok zor. Ben Türkiye’yi dost bir ülke, arabulucu, Akdeniz ve Orta Doğu’nun istikrarı için önemli bir ülke olarak görüyorum. Türkiye, AB’ye aday bir ülke ama bunu yaparken Kopenhag kriterlerine saygı göstermesi gerekir. Gazeteciler konuşamıyorsa, basın ve ifade özgürlüğü kısıtlanıyorsa biz bu sorunu söyleriz. Türkiye ile sığınmacılarla ilgili bir anlaşma yaptık. Ama biz bu anlaşmada Avrupa’nın değerlerinin altını çizdik. Türkiye’de yaşananların, terörist saldırıların ve sorunların farkındayız, ama ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına karşı kararlı olmak bizim için zorunluluktur.”
Peki, nedir bu Kopenhag Kriterleri ki her defasında masaya konuluyor? Bu kriterler siyasî, ekonomik ve topluluk mevzuatının benimsenmesi olmak üzere üç grupta toplanmış. Siyasî kriterleri hatırlatma gerekirse AB’ye girmeye aday ülkeler; istikrarlı ve kurumsallaşmış bir demokrasinin var olması, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı, azınlıkların korunması gibi dört ana kriter açısından değerlendirmeye alınır. (wikipedia.org)
Hukuk devleti, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygının hatırlatılmasından gocunmamak lâzım. Hak, hukuk ve adaleti temin etmek hepimizin menfaatine. Bunun için çalışalım.