Bir süreden beri kitaplar suç aleti olarak teşhir edilmeye başlandı. Gazete ve televizyonlarda bazı yayınevlerine ait kitapların çöplere atıldığı ya da yakıldığı şeklinde haberler yer alıyor.
Benzer haber ve fotoğraflara geçmiş dönemlerde de rastlanırdı, ama o dönemlerin normal dönemler olmadığını herkes biliyor.
Mümkündür ki bazı kitaplar hukukî bakımdan mahzurlu olabilir. Fakat bir kitap mahzurludur, hukukî olarak problemlidir diye o kitabı yayınlayan yayınevinin diğer bütün kitaplarının da mahzurlu kabul edilmesi doğru olabilir mi? Böyle bir toptancılık, suçun şahsiliği prensibini ortadan kaldırmaz mı?
Şu habere bakalım: “Kültür Bakanlığı, ülke çapındaki 1130 halk kütüphanesine genelge göndererek, OHAL kapsamında yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname’yle kapatılan 29 yayınevinin kitaplarının kütüphanelerden kaldırılması talimatı verdi. Raflardan kaldırılarak depolara konulması beklenen kitapların ardından hurdaya dönüştürülmesi planlanıyor. 27 Temmuz’da Resmî Gazete’nin mükerrer sayısında yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname’yle (KHK) ile 29 yayınevi kapatıldı. (...) Toplanan kitaplar otomasyon sisteminden de silinerek, okurların arama kayıtlarından da çıkarılacak.” (http://www.hurriyet.com.tr/hurdalik-kitaplar-40183026, 6 Ağustos 2016)
Gazete ve televizyonlarda bu minvalde çok haberler yer aldı. Hatta bazı yayınevleri yazılı açıklama yaparak idarece mahzurlu görülen bazı yazarların imzasıyla yayınlanan kitapların elde kalanlarını yaktığını, imha ettiğini ilân etti!
Kimse kusura bakmasın, ama bu kıyamet alâmetidir! Bir yayınevinin bütün kitapları aynı anda suçlu ilân edilebilir mi?
Daha şaşırtıcı olan bu haberlere ciddî anlamda bir eleştiri, bir ikaz ve bir itirazın gelmemesidir. 30’a yakın yayınevinin bütün kitapları aynı anda suçlu ilân ediliyor ve yayınevi birlikleri, yazarlar, siyasetçiler velhasıl bir bütün olan kamuoyu ciddî bir itiraz sesi yükseltmiyor.
Herkes bilir ve kabul eder ki ‘kötü’ bir yayınevinin dahi ‘iyi, güzel, faydalı’ kitapları olabilir. Bir yayınevinin kitaplarını ayrı ayrı değerlendirmek yerine toptan suçlu ilân etmek Türkiye’ye ne kazandırır? Kütüphanelerdeki kitapların bir tasnife tabi tutulmadan sadece yayınevi ismine bakarak tamamının tasfiye edilmesi, ayıklanması ve belki de geri dönüşüme gönderilmek suretiyle ‘imha’ edilmesi 2016 Türkiye’sine yakışır mı?
Meselâ, bu yayınevlerinin baskısını yaptığı dünya klâsikleri arasında yer alan Victor Hugo’nun Sefiller’i de var. Sırf, filan yayınevi imzası taşıyor diye o kitabı kütüphaneden atmak makul görülebilir mi?
Hiçbir konuda olduğu gibi bu konularda da tehevvüre gerek yok. Toptan ithamlar, suçlu ilân etmeler kimseye bir şey kazandırmaz. Bu meseleyi hür dünyaya anlatmak da mümkün değildir. Değil hür dünyaya, hür olmayan dünyaya dahi anlatmak mümkün olmaz.
“Fena ve fani adamların güzel ve baki sözleri oluyor”sa, ‘fena’ yayınevlerinin dahi güzel, kaliteli, faydalı kitapları olabilir. Yanlışı savunmayalım ve yanlış yapanları uygun lisanlarla ikaz edelim.