"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kimin savaşı?

Faruk ÇAKIR
23 Aralık 2016, Cuma
Türkiye’nin Suriye’de devam eden savaşa fiilî olarak müdahil olması beraberinde itirazları da getirmişti.

Daha kötü haberler durmak istemediğimiz Suriye’den, El Bâb’dan çok üzücü, çok yaralayıcı, çok hayıflandırıcı şehit haberleri geldi. IŞİD’in bombalı araçlarla yaptığı 3 ayrı saldırıda bir günde (21 Aralık 2016, Çarşamba) 14 askerimiz şehit olurken aynı saldırılarda 33 askerimiz de yaralanmış.

Önce şehitlerimize Fatihalarımızı okuyalım ve yaralılarımıza da Allah’dan (cc) acil şifalar dileyelim. Aynı şekilde şehit ailelerine ve yakınlarına da sabır temenni edelim.

Bununla birlikte bu savaşın bu şekilde devam etmesini ve Türkiye’nin fiilî olarak müdahil olmasını da tahlil edelim, konuşalım, tartışalım. Hatırlamak gerekir ki Suriye’de patlak veren ilk kıvılcımın bu noktalara gelebileceğine pek ihtimal veren olmuyordu. Elbette işin ehli olanlar bu ihtimalden bahsediyordu, ama idareciler “üç hafta ile 3 aylık bir kriz, kavga, kargaşa” diyerek hadisenin kısa süreceğini ve neticede Türkiye’nin bu işten kârlı çıkacağını ifade ediyorlardı.

Bugüne baktığımızda Türkiye’nin bu krizden, bu kargaşa, kavga ve savaş sebebiyle ağır bedeller ödediği görülmüyor mu? Bir günde 14 şehit ve 33 yaralı olması yürekleri dağlamaz mı? Bu acıya dayanmak ve Allah muhafaza etsin acının devam etme ihtimali uykuları kaçırmaz mı? Bu esnada çok sayıda terör örgütü mensubunun bertaraf edildiğinin açıklanması yüreklere su serpmeye yeter mi? Fırat Kalkanı Harekâtı kapsamındaki bu yaşananlar daha can alıcı olmadan yeni bir durum değerlendirmesi yapmayı icap ettirmez mi?

El Bâb’da bir günde 14 şehit verilmiş olmasının medya vasıtalarından gerektiği gibi değerlendirilmemiş olması da ayrı bir yaralayıcı hal değil mi? Şehit haberlerinin duyurulmaması terörle mücadelede isabetli bir yol mudur? Elbette terörün ve teröristlerin propagandası yapılmayacak, ama bu durum yaşanan acıları görmezden gelme noktasına varmamalı.

Her imkân ve fırsatta uluslar arası ihtilâfların hamasetle değil diplomasi ile ve masalarda çözülmesi gerektiği hatırlatılıyor. Daha önce yaşanan Afganistan ve Irak hadiseleri de göz önünde olduğu halde “Savaştan önce bir destek verelim, savaştan sonra üç destek alırız” anlamına gelecek şekilde politikalar tercih etmek Türkiye’ye bir şey kazandırmadı. Komşumuz Suriye’deki savaşın burayı bataklığa çevirebileceği hatırlatılmıştı. Şimdiki tablo tuzak ve bataklık benzetmelerinin bile hafif kaldığını akla getiriyor. Amerika’nın Irak savaşından sonra uzaktan müdahale ile yetindiği bir coğrafyada ülkemizin fiilî müdahalesinin ciddî sıkıntılara yol açtığı inkâr edilebilir mi?

Zararın neresinden dönülse kârdır misali, daha ağır faturalar ödemeden Suriye’deki savaşın sona erdirilmesi gerekir. Bundan hem Suriyelilerin hem de insanlığın menfaati vardır. 

Tekrarlayalım: Komşularla ve komşularda barışı temin etmek asıl hedef olmalı. İdarecilerimiz bir defa, hatta bin defa daha düşünse iyi olmaz mı?

Okunma Sayısı: 4668
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • osman

    23.12.2016 18:45:10

    Biz orda işdle değil arkasındaki derin güçlerle savaşıyoruz.Ve bu savaş ülke ve büyük hırslar bitmeden asla bitmeyecek

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı