Doğru ya da yanlış halk arasında kabul görmüş şöyle bir söz vardır: En büyük kötülük, kişinin kendisini kandırmasıdır.
Hâl ve gidişe baktığımızda büyük bir çoğunluğun gerçeklerle yüzleşmek ve dertlere çare aramak yerine problemleri görmezden gelerek kendisini kandırmayı tercih ettiğini söyleyebiliriz.
Türkiye’nin maddî ve mânevî dertleri ve problemleri vardır ve bunlar sadece bu günün meselesi de değildir. Zaman zaman azalsa da millet olarak başımızın dertlerden kurtulmadığı söylense yanlış olmaz. Bu da tabiîdir, çünkü neticede dünyada yaşıyoruz ve burası bir imtihan dünyası. Zaten dert ve sıkıntıların olması dünya hayatının özeti sayılır.
Her ay sonunda/başında Türkiye’nin ihracat rakamları açıklanır. İhracatın artması demek, başka ülkelere daha fazla mal ve hizmet satmak anlamına gelir ve bu durum milletin menfaatine olan bir gelişmedir. Temmuz ayının (2017) ihracat rakamları açıklanınca ihracatın beklenenden daha fazla arttığı haberleri yapıldı. Tabiî ki hadisenin ayrıntılarını bilmeyenler için meselâ “İhracat yüzde 30 arttı” başlıklı bir haber milyonları haklı olarak sevindirir. Türkiye’nin daha fazla mal ihraç etmesi, 80 milyonu sevindiren bir haberdir. Ancak gerçekten ihracat arttı mı?
Bu konuda ehil olan bir kalemin tesbitlerine kulak vermek faydalı olur. Prof. Dr. Göngör Uras özetle şöyle yazmış: “Temmuz ayı ihracatı 11 milyar 474 milyon dolar oldu. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) açıkladığı bu ihracat rakamı 2017 yılının Ocak ayından bu yana en düşük aylık ihracat rakamı. Ocak ayında ihracat 11.2 milyar dolar olmuştu. Şubatta 12 milyar dolar, Martta 14.4 milyar dolar, Nisanda 12.8 milyar dolar, Haziranda 13.1 milyar dolar oldu. Temmuz ayında ihracatta önemli bir artış beklentimiz varken, TİM’in açıkladığı ihracat rakamı bütün çabalara rağmen ihracatta olması gereken artışın olamadığını gösteriyor.
Kendi kendimizi kandırmayalım. Geçen Temmuz ayının (15 Temmuz darbe belâsından etkilenen) düşük ihracat rakamı ile bu yılın Temmuz ayının (gene düşük) ihracat rakamını karşılaştırarak, ihracatta artış olduğunu anlatmaya çalışmayalım. İhracatçılara yönelik tüm desteklere, teşviklere rağmen, ihracat artmıyor. Çünkü ihracatçıya ‘yeşil pasaport’, bolca ‘ihracat kredisi’ vermekle ihracatı arttırmanın imkânı yok. (...) Gerçek durum farklı: Yıllık ihracat rakamında 150 milyar dolar tuzağından çıkamıyoruz. 2012 yılında ihracatımız 152 milyar dolar oldu. Beş yıldır bu tuzaktayız. (...) 2016 yılı Haziran ayı ihracatı 12.8 milyar dolarken, Temmuz (2016) ayında ihracat 9.8 milyar dolara gerilemişti. 2017 yılında Temmuz ayındaki yüzde 31 oranındaki artış, işte bu düşük ihracat rakamına göre gerçekleşen artıştır.” (Milliyet, 2 Ağustos 2017)
Tekraren özetlemek gerekirse ihracatın artması 80 milyonu sevindirir ve sevindirmelidir. Ancak gerçek bir artış yokken ‘ihracat arttı’ demek insanları yanıltmak anlamına gelir ki bunun hiçbir faydası yoktur. Bunun yerine ihracatı arttırmak için neler yapılacağın tartışmak, tıkanan ihracat kanallarını açmaya çalışmak çok daha isabetli değil mi?
Başkasını ve dünyayı zaten kandıramayız. En iyisi kendimizi ve milletimizi de kandırmaya çalışmayalım.