"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kazanmak ve kaybetmek dâvâsı

Faruk ÇAKIR
13 Ekim 2015, Salı
Her ülkenin olduğu gibi Türkiye’nin de yüzlerce, belki de binlerce derdi, problemi vardır.

Siyasetçiler, bulundukları ülkelerin, şehirlerin, cemiyetlerin dertlerine çare aramak ve bulmakla vazifelidir. Bu vazifeyi hakkıyla yapan olur, yapamayan olur. Millet, yapamayanı gönderir, yapabileceğini düşündüğü siyasetçileri getirir. Demokrasi ile idare edilen ülkelerde sistem bu şekilde ayakta durur. 

Tabii ki her şeyi “olduğu gibi vasfetmek” de önemli bir kaidedir. Bir şeye gereğinden fazla önem vermek, telafisi zor mahzurlara yol açar. “Bir mıh bir nal, bir nal at, bir at bir komutan, bir komutan bir vatan kurtarır” tesbiti genel kabul görmüş olsa da, sebeplere gereğinden fazla ehemmiyet vermek fayda değil zarar getirir.

Günümüzde ve geçmişte, bazı mütedeyyin insanlar da ‘sebep’lere çok fazla kıymet vermiş ve sonunda zarar etmiştir. “İyi”likleri sadece bir ‘kişi’den beklemek, sebeplerin üstündeki ‘El’i unutmak anlamına gelir ki, bu fıkhen de çok yanlıştır. 

Mütedeyyin insanlar başta olmak üzere, bu yanlış düşünceye sahip milyonlarca insanın olduğu her halde inkâr edilemez. Onlara/bunlara göre seçimler o kadar önemlidir ki, işin ucunda “kazanmak ya da kaymetmek” vardır. Kazanmak ya da kaybetmek vardır, ama nihayetinde bu bir ‘seçim’dir. 

Risale-i Nur eserlerindeki ifadesiyle her insanın başında bir “kazanmak ve kaybetmek davası” vardır, ama bu ‘seçim’ değildir. Risale-i Nur Külliyatından istifade edenlerin çok iyi hatırlayacağı üzere bu konu “Dördüncü Mesele”de anlatılır. Özetlemeye çalışalım: Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerine talebeleri bir ara sormuşlar ki, dünyanın altını üstüne getiren ve İslamın geleceği ile ilgili olan ‘dünya savaşı’nı niçin merak etmiyorsun? Halbuki bazı dindar insanlar camiyi ve cemaati bile terk edip ‘haberler’i dinlemeye koşuyor. Bundan daha büyük bir hadise mi var ki sen bu meseleye ilgi göstermiyorsun?

Said Nursî Hazretleri, bu dikkat çekici soruya şu mealde cevap verir: İnsanın ömrü kısa. Her insanın kalp ve mide dairesinden, memmelet ve dünya dairesine kadar değişik dairelerde vazifesi bulunabilir. Fakat, ‘büyük daire/dünya/siyaset dairesi’ndeki vazifeler insanın aklını başından alan, çekici, cezbedicidir. Ancak bunlar boş, temelsiz, ömrü boşa harcayan işlerdir. Gerçekte ‘büyük daire’de küçük vazife, ‘küçük daire’de büyük vazife vardır. Hem, ‘dünya savaşı’ndan daha büyük hadise vardır. Çünkü her Müslümanın başında, ‘kazanmak ya da kaybetmek’ davası açılmış durumdadır. Bu da Cenneti kazanmak ya da kaybetmek davasıdır. Aklı olan her adam, bütün imkânını bu davaya sarf ederek Cenneti, ebedî saadeti kazanmaya çalışır. (Orijinal metin için  bakınız: Asa-yı Musa, s. 34, http://www.yeniasya.com.tr/risaleinur/asayimusa/#34)

Evet, “kazanmak ya da kaybetmek davası” var, ama bunu siyasetle karıştırıp “seçim kazanmak ya da seçim kaybetmek” şeklinde yorumlamak yanlış olur. Üzücü olan, Risale-i Nur eserlerinden istifade eden bazılarının da “kazanmak veya kaybetmek davası”nı yanlış yorumlamasıdır. 

Kim ki hadiselere Risale-i Nur penceresinden bakar, isabet eder. Her kim olursa olsun, dünya hadisatına şahsi penceresinden bakmayı tercih eder, yanlış yapar. 

Mesele açık ve ortadadır: Büyük, dünyevî ve siyasî dairede ‘küçük’ vazifeler; küçük, insanî, kalp ve akıl dairesinde ‘büyük vazifeler’ vardır. “Büyük vazife”leri terk edip, ‘küçük iş’lerle meşgul olmak hatadır. 

Ya Rab! Bizi, ‘küçük iş’lerle meşgul ettirme. “Büyük vazife”lerin idrakinde olmamızı nasip eyle. Âmin.

Okunma Sayısı: 1675
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı