"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kaç yanlış bir doğru eder?

Faruk ÇAKIR
05 Kasım 2016, Cumartesi
Yarım asır mı desek, yoksa bir asır mı desek devam eden terörle mücadelede çoğu zaman yanlış işler yapıldığı inkâr edilebilir mi?

Hemen ifade edelim ki Türkiye’nin terörle mücadele etmesi en tabii hakkıdır ve bu mücadele terör sona erene kadar devam etmelidir. Ancak bu mücadele, bataklık dururken ‘sinek’leri ortadan kaldırmak anlamına gelecek şekilde olmamalı. En başta terörü besleyen şartlar ortadan kaldırılmalı ki gençler terör örgütlerinin kucağına ve tuzağına düşmesin. Terör örgütlerinin ortadan kalkması ve yeni teröristlerin yetişmemesi için bundan daha emin yol var mı?

Yine ifade etmek gerekir ki terörle mücadele en zor işlerden biridir. İdareciler ve siyasetçiler açısından başkalarını itham etmek kolay olsa da iş başa düştüğünde bu belayı def etmenin kolay olmadığını onlar da görüyor. Muhalefet sıralarındayken verilen sözlerin iktidar sıralarında tutulamadığına çok defa şahit olunmuştur. Değişik siyasî partiler iktidara geldiği halde terör tehdidi tam olarak sona ermiş değildir. ‘Terör bitti, bitiyor’ açıklamaları yapıldığı halde bu ateşinin yeniden etrafı sardığı görüldü. O halde bir yerde ya da çok yerde yanlışlar yapıldığını kabul etmek gerekmez mi?

Son 40 yılın göz önüne alındığını düşünelim. En başta teröre doğru teşhis konulduğunu söylemek mümkün müdür? Doğru teşhis konulmuş ve ona uygun tedavi de yapılmış olsaydı bunca yıl sonra benzer konuları tartışır mıydık? Maalesef teröre teşhis koyma ve tedavi uygulama noktasında hatalar yapıldı. Hem o kadar çok hata yapıldı ki hataların toplanması bir tek doğruyu ortaya çıkarmıyor.

1980 darbesinin beslediği terör can almaya başladığında “Üç beş çapulcu” denildiğine şahit olduk. Sonrasında bu mesele çoğunlukla ekonomik paketlerle halledilmeye çalışıldı. Bölgeye yatırım yapıldıkça terörün sona ereceği söylendi. Maalesef bu vaatler ve tahminlerde isabet kaydedilmedi. Aradan yıllar geçti, başka meseleler ortaya çıktı. 

Daha yakın yıllara geldiğimizde ‘süreç’ler başlatıldı. Çözüm süreci, barış süreci, kardeşlik süreci gibi isimlendirmeler duyuldu. Görüşmeler yapıldı, mitingler düzenlendi. Kamuoyu terörün sona ereceğini düşünüldüğü bir sırada masalar devrildi ve yeniden başa dönüldü. Düşünün ki tutuklanıp sorgulananlar yakın zamana kadar bakanlarla aynı masada oturup sohbet eden kişilerdi. Burada bir çelişki yok mu?

Kim ne derse desin, terörle mücadele süreci inişli çıkışlı oldu. Bu da hastalığa doğru teşhis konulamadığını gösteriyor. En başta doğru teşhis konulup kişilere göre değişmeyen bir tedavi politikası takip edilebilseydi terör bu kadar can yakıcı olabilir miydi?

Türkiye bu yarayı tedavi edebilir ve temelidir. Yanlıştan ve yanlışlardan dönmenin fazilet olduğunu bilip ‘akıl için bir olan yol’a dönmek vaktidir. Bizi birbirimize bağlayan bağların farkına varıp ifsat şebekelerinin oyunlarını ve tuzaklarını bozmak durumundayız. Maddî ve manevî anlamda ülkemizin belini büken bu terör belâsını mutlaka sona erdirmek durumundayız. Yeni yanlışlara yol açmadan terör yarasını tedavi etmeliyiz.

Okunma Sayısı: 2842
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı