Amerika’nın Kudüs konusunda aldığı karar hem diplomatik bakımdan hem de siyasî bakımdan çok hatalı.
“Kudüs’ün İsrail’in başşehri olarak tanınması” sadece İsrail’i ve çok az sayıda kişiyi memnun ederken başta İslâm ülkeleri ve hür dünyayı memnun etmemiştir. Nitekim dünyanın pek çok ülkesinde bu karar aleyhinde açıklamalar yapıldı ve yapılıyor.
Bazen felâketlerden saadetler doğması mümkündür. Temennimiz ve duâmız, Kudüs konusunda alınan bu yanlış karardan da saadetlerin çıkmasıdır. Nitekim bu noktada bir tesbiti Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Ortadoğu Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kemal İnat dile getirmiş durumda. Prof. Dr. İnat, İslâm ülkelerinin, ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrai’in başşehri olarak tanıma kararını fırsata dönüştürerek kendi aralarında iş birliğine gitmeleri gerektiğini hatırlatmış. (AA, 8 Aralık 2017)
Trump’ın açıklamasının ardından sadece İslâm dünyasından değil, dünyanın birçok bölgesinden özellikle Batı’dan, bu adımın yanlış olduğuna yönelik açıklamalar geldiğine değinen İnat, yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği ülkelerinden, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nden gelen açıklamalara bakıldığında bu adımın tehlikesini anlayacak kadar politik zekâya sahip olduklarını gördüklerini, ancak Amerikan başkanının bu duyarlılığı göstermediğini söylemiş.
Bakınız, Trump’ın yanlış beyanlarını ve yanlış adımları kimler reddediyor? Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere BM Genel Sekreterliği vs. Bu tablo, kalıcı gerçeği görmemize vesile olmalı: Avrupa ya da Amerika tek fikri temsil etmez. İki Avrupa ve iki Amerika vardır. O hâlde toptancılık yaparak bütün Avrupa’yı ve dünyayı karşımıza almamıza gerek yoktur. Dünyadaki iyilerle birlik ve beraberlik kurmak hem Türkiye’nin hem de İslâm âleminin menfaatinedir.
Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail’in barış konusunda ciddî olmadığının anlaşıldığını dile getiren İnat, şöyle devam etmiş: “Uluslar arası hukuka, Amerika’nın da desteklediği Birleşmiş Milletler kararlarına göre İsrail’in, çekilmesi gereken Doğu Kudüs’ü 1980 yılında ilhak ettiğini sonra da başkent ilân ettiğini biliyoruz. Şimdi de Amerika Birleşik Devletleri bunu tanıdığını söylüyor ve büyükelçiliğini oraya taşıma hazırlığı içerisinde. Tamamen uluslar arası hukuka aykırı bir tutum içerisinde, yani daha önce kendisinin de katıldığı destek verdiği kararlara aykırı bir tutum içerisinde olduğunu çok net bir şekilde görüyoruz. Neden Amerika Birleşik Devletleri bunu yapıyor? Birincisi, iç siyasî saikler, ikincisi de güç dengeleriyle alâkalı. Amerika Birleşik Devletleri aslında Ortadoğu’ya belki de tüm dünyaya ve İslâm âlemine şu mesajı vermiş oluyor, ‘Biz şu an güçlü olduğumuz için istediğimizi yaparız. Uluslar arası hukuku da hiçbir şekilde dikkate almayız ve böyle bir karar alırız.’”
Bugün için uzak bir ihtimal gibi görünse de Trump’ın aldığı bu yanlış karar İslâm âleminin uyanmasına, bir araya gelmesine, birlik olmasına, ittihad etmesine vesile olursa felâketten saadet doğmuş olur. Türkiye’yi idare edenler tabloyu bu şekilde okuyabilir ve hadiseye bu pencereden bakabilirse çok daha isabetli kararlar almış olurlar.
“Şartlar aleyhte. İttihad-ı İslâm kolay değil” diyenler; dünya siyasetinde bir yılın, bir haftanın, hattâ bir günün çok uzun olduğunu hiç unutmasınlar. Biz İttihad-ı İslâm için duâ etmeye devam edeceğiz. Dünya barışı için de İttihad-ı İslâm gereklidir vesselâm...