Terör saldırılarının da tesiriyle gerginlik günleri yaşanıyor. İnsanlar en küçük tenkide de tahammül edemez durumda.
Bilhassa sosyal medya, akılla değil de hislerle hareket edenlerin at koşturduğu bir meydan haline gelmiş.
Mütedeyyin bilinen insanlar bile öfke ile hareket etmeye başladığına göre tehlike her yana sirâyet etmiş demektir. Tecrübeli büyüklerimiz “Öfke baldan tatlıdır” demiş, ama devamında da “Öfke ile kalkan zararla oturur” tesbitini de ilâve etmiş. Bu bakımdan tek tek bütün insanların sükûnete, sakin düşünmeye, öfkeyle değil akl-ı selimle hareket etmeye dâvet edilmesi lâzım.
İlk olarak siyasetçilerin sakin konuşması ve birbirlerini suçlayıcı dilden uzak durmasında fayda var. Çünkü siyasetçiler öfke dilini kullandığında söz sadece Ankara’da ya da konuşmanın yapıldığı salonda kalmıyor. Türkiye’nin bir ucundan bir ucuna bu sözler yankılanıyor ve oradaki taraftarlar da aynı dille kendilerince ‘muhalifler’e hitap ediyor. Bunun yerine Türkiye’nin menfaatleri düşünülüp daha sakin bir dil kullanılsa bu müsbet hava bütün ülkeye yayılmaz mı?
15 Temmuz 2016 sonrasında yapılan ve parti liderlerinin katıldığı Yenikapı buluşması ve çok kısa sürse de sonrasındaki hava ülke menfaatine değil miydi? Tabiî ki temelleri sağlam atılmayan buluşmalar sağlıklı ve uzun ömürlü olmaz, ama istendiğinde böyle buluşmaların olabileceği görüldü. Hattâ o buluşma sonrasında iktidarı destekleyen bir genç, ana muhalefet partisinin genel başkanı hakkında övücü bir ‘film’ yapmış ve bu film sosyal medyada binlerce defa paylaşılmıştı.
Aslında Türkiye’nin sükûnete, tansiyonun düşürülmesine, birbirini dinlemeye ve akılla hareket etmeye ihtiyacı var. Cemiyetteki tansiyon düşse, enflasyon düşmüş gibi müsbet bir etki yapabilir. Kızgınlık, sert sözler, insanların konuşmasını engeleyecek seviyedeki zıtlıklar umumî havayı da bozuyor, âdeta zehirliyor.
Bu gerginlik savunulamaz ve aslında savunulmuyor da. Aylardan beri kızgınlık pompalayan bazı isimlerin, yanlış gidişi görüp sükûnet çağrıları yaptığı görülüyor. Bilhassa twitter mesajlarında, “Yapmayın, etmeyin, sakin olun. Kızgınlığın zararı hepimize” anlamına gelecek paylaşımların artması bu bakımdan dikkat çekicidir. Keşke herkes bu çağrıları tekrarlasa ve yine herkes tansiyonu düşürücü mahiyette mesajlar yazsa. Buna Türkiye’nin çok ihtiyacı vardır. Aksi hâlde kızgınlık kızgınlığı doğurur ve bu atmosfer hepimize zarar verir.
Bu noktada en az siyasetçiler kadar sözlerine dikkat etmesi gereken başka kişiler de vardır. Kitleleri sürükleyebilen, sözlerine itimad edilen âlim ve fâzıl kişiler de çok dikkat etmeli. Yanlış anlaşılmaya müsait sözler söylemekten mümkün mertebe uzak durmakta fayda var. Neredeyse komşuları, akrabaları hattâ aile fertlerini birbirinden ayırabilecek seviyeye gelen bir öfkeden bahsediyoruz. Çok kısa sürede bu öfkeyi ortadan kaldıramazsak Allah muhafaza etsin, ağır bedeller ödemek durumunda kalabiliriz.
“Bir bir, bine kadar bir birler” varken, apartman komşularını bile birbirine küstüren bir tabloyu uzun süre devam ettirmek mümkün değil. Böyle bir musîbetten Allah’a sığınalım ve her fırsatta sükûnet ve itidal çağrısı yapmaya devam edelim. Milletimizin öfke dindirici çağrılara her zamankinden daha fazla ihtiyacı var.