Her dönem zamlardan ve pahalılıktan yana şikâyetler olur. Mal ve hizmetlerin fiyat artışları, geçmiş yıllara nisbetle kısmen kontrol altına alınmış olsa da, fiyatlar istikrarlı bir şekilde artmaya devam ediyor.
Dolayısıyla hayat pahalılığından şikâyet bitmiş değil. Aslında, önümüzdeki tablo; sahip olduğumuz nimetlerin şükrünü eda etmemenin cezası olarak kabul edilebilir. Bu cezayı millet olarak ödüyoruz, israftan vazgeçmedikçe de ödemeye devam edeceğiz.
“Eskiden çöpe atıyorduk, şimdi ithal ediyoruz” başlıklı haberin özeti şöyle: “Türkiye tarımda kendine yeten ülke özelliğini kaybediyor. 2014 yılında birçok tüketim malının ithalatı gerilerken kuru soğandan, lahanaya birçok gıda ürününün ithalatında patlama yaşandı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre ithalatta en dikkat çekici ürünler kuru soğan ve lahana oldu. Lahana itlahatı 39 kat artarak rekor kırdı. Lahanayı 21 kat artışla kuru soğan izledi. Bir zamanlar ürün fazlası sebebiyle çöpe attığımız kuru soğanda 1,100 ton ithalat yapıldı. Antep fıstığı 2013 yılında 139 ton ithal edilirken, ithalat yüzde 63 artışla 227 tona yükseldi. Sebze grubunda ise biber, hıyar ve kavun ithalatı geriledi. Ancak karpuz ithalatı yüzde 122, bezelye ithalatı yüzde 89 ve ıspanak ithalatı yüzde 29 arttı. Ayrıca ilk defa patlıcan ithalatı geçen yıl yapıldı.
“Türk mutfağının en çok tüketilen ürünleri olan pirinç, kuru fasulye, kırmızı mercimek, yeşil mercimek ve nohut ithalatında da artışlar yaşandı. Pirinç ithalatı 2014 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 47, kuru fasulye ithalatı yüzde 38, kırmızı mercimek ithalatı yüzde 179, yeşil mercimek ithalatı yüzde 29, nohut ithalatı ise yüzde 27 arttı.
Meyve ithalatı 2014 yılında ürün gruplarında genel olarak gerilerken, mandalina, kayısı, şeftali ve nar ithalatında artış yaşandı. Kayısı ithalatı yüzde 54 artışla 3 bin 700 tona, şeftali ithalatı yüzde 17 artışla 4 bin 600 tona ve nar ithalatı yüzde 136 artışla 423 tona çıktı.” (Türkiye, 8 Nisan 2015)
Tüketici Hakları Derneği (THD) ise, son bir yıllık dönemde halkın gerçek enflasyonu olan gıda enflasyonunun hız kesmediğine dikkat çekmiş. Dernek açıklamasında, dünyada gıda fiyatları düşerken, Türkiye’de [gıda fiyatlarının] enflasyonun iki katına yakın artış göstermesinin, uygulanan tarım ve gıda politikalarının yanlışlığını gösterdiğini ifade etmiş.
Dernek, açıklamada şunu da söylemiş: “Bugün, ülkemizde TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu) açlık ve yoksulluk rakamı ile TÜİK’in eşdeğer hane halkı kullanılabilir gelir rakamlarını karşılaştırdığımızda halkın yüzde yetmişten fazlasının yoksulluk sınırında, 14 milyon dolayında kişinin ise açlık sınırında yaşadığı görülür. Bu dönemde, çalışan tüm memur ve memur emeklileri ile emekli öğretmen ve emekli işçilerin 66 temel gıda maddesinde, çalışan asgarî ücretli işçinin ise 47 temel gıda maddesinde satın alma güçleri düşmüş ve yoksullaşmışlardır.”
Bir tarafdan, kıymetini bilmediğimiz için çöpe attığımız nimetleri ithal eder duruma geldik; bir taraftan da en çok ihtiyaç duyduğumuz gıda maddelerinin fiyatları arttı. İki yönlü bir kıskaç...
Bu tablonun onlarca sebebi olabilir, ama asıl sebep, sahip olduğumuz nimetlerin kadrini ve kıymetini bilmemek olsa gerek. Hatırlamak lâzım kı, nimet şükür ister. Şükürsüzlük nimetin elden gitmesine sebep olur... Şükrünü bilmedik, israf ettik, çöpe döktük ve şimdi onlara muhtaç hale geldik.
Tevbe edip nimetlerin kıymetini bilelim ve verene şükredelim...