Mal ve hizmetlerin zamlanması, fiyatlarının her geçen gün artması milleti ciddî sıkıntılara sokuyor. Tabiî ki zamlar sadece bu günün meselesi değil ve muhtemelen önümüzdeki yıllarda da gündemi meşgul edecek.
Zamlara kızmadan önce buna sebep olan şartları bilmek ve konuşmak icap eder. Çünkü zam, bir neticedir. İnsan, ateşi yükseldiğinde ‘ateş’e ya da ateşini ölçen ‘derece’ye kızar mı? Kızsa bir işe yarar mı? Yüksek ateşe sebep olan hastağının tedavisine çalışmak icap etmez mi? Aynen yüksek ateş gibi zam da bir neticedir ve sebepleri ortadan kaldırılmadığı sürece zamsız günler ve yılları beklemek boşunadır.
2018’de de zamlarla karşılaşacağımız anlaşılıyor. Her yıl yapılan düzenli zamlar haricinde hesapta olmayan ve beklenmeyen zamlar da yapılıyor. Sebebi ekonomik hayatın ‘mikrop’ kapmış olmasıdır. Bugün tedaviye başlansa belki bir iki yılda daha anlaşılır bir fiyat politikası ile karşılaşmak mümkün olur.
Yeni yılda yürürlüğe girecek şekilde elektriğe yüzde 9’a yakın zam yapıldı. Adet olduğu üzere trafik cezalarına da zam geliyor. Burada nisbet yüzde 15’e yaklaşmış görünüyor. Enflasyonun yüzde 10’larda olduğu açıklanan bir yerde cezalara yüzde 15 civarında zam yapmak ne ölçüde isabetlidir?
En çok itiraz edilen zamlardan biri de köprü ve otoyollara yapılan zamlardır. Hele hele 3. köprü ve bağlı otoyollardaki fiyatlar herkesin tepkisini çekmiş durumda. İtiraz edilen bir nokta da bu köprünün kamyonlar bakımından neredeyse alternatifsiz olmasıdır. Yani, “Ben bu köprüden geçmiyorum. Trafikte beklemeye razıyım, şu köprüden ya da tünelden geçeceğim” deme şansı yok sayılır. Hem mecburî geçiş hem de fahiş fiyat. Sebebi de işin içine ‘özel sektör’ün girmiş olmasıdır. Güya devletin kasasından para çıkmadan yapılan bu yollar, vatandaşın canını çıkarıyor. Çünkü özel anlaşmalar yapılmış, garantiler verilmiş durumda.
Kısa yoldan şunu söyleyebiliriz ki gerek İstanbul Boğazındaki 3. köprü ve gerekse Gebze-İzmir Otoyolu Projesi dahilinde yapılan Osman Gazi Köprüsü’nün fiyatlandırılmasında hatalar vardır. Bu uygulamaya itiraz etmeyen kalmadı, ama ne hikmetse idareciler bu itirazları duymak ve dikkate almak istemiyor.
Gazeteci yazar Yusuf Kaplan da köprü ve otoyollara zam yapılacağını duyunca twitterden tepki gösterenler arasında yer aldı. Kaplan şöyle yazdı: “Yollara, köprülere, toplu taşımaya yine zam gelecekmiş! Karayolları fahiş ölçülerde kâr ediyor! Kendi açıklamaları böyle! Ayarlama diyorlar buna! Soygun bu! Başka bir şey değil. Yeter!” (@yenisafakwriter, 29 Aralık 2017)
Bu mesaj üzerine yorum yapan bazı twitter kullanıcıları da “Otoyol ve köprülere zam yapacaklarına kendi masraflarını kıssalar herşey çözüme kavuşacak. Ama milletin cebi daha tatlı geliyor nedense. 3. köprü fahiş derecede pahalı. Tüm esnaf çok dertli, maliyetler 4 misli arttı. Kamuda ve belediyelerde hat safhada israf var. Devlet malı diye bol keseden ve gereksiz harcamalar yapılıyor. Bunu yetkililerin vicdanına değil, ‘gerçek’ denetimleri arttırmak ve hesap sormak lâzım” benzeri notlar yazmışlar.
Evet meselenin özünde devleti idare edenlerin yaptığı israf vardır. Tamamen değilse bile israfın bir kısmı engellense yeni zamlar yapmaya ihtiyaç kalmayabilir. Örnek olması bakımından israfa son vermeye İstanbul’un yol kenarlarındaki duvarlara (lütfen dikkat, toprağa değil beton duvarlara) asılan çiçeklere son vermekle başlanabilir.
İsrafı bitirelim zamlara ihtiyaç kalmasın...