Uzmanların da ifadesiyle medya, iki tarafı keskin bir kılınç gibidir.
İktidarlar hem medyaya kızarlar, onlarsız yapamazlar; hem de medyanın kendi kontrollerinde olmasını isterler. Medya vasıtalarının hür ve serbest yayın yapabilmesi demokrasinin şartı olmakla beraber, aynı zamanda medyanın kişileri yalan haberlerle linç etmesi de kabul görmez, kınanır ve kınanmalıdır.
Bu noktada en güzel ölçüyü Bediüzzaman Hazretleri hatırlatmıştır: “Ey gazeteciler! Edipler edepli olmalı, hem de edeb-i İslâmiye ile müteeddip olmalı.” (Divan-ı Harb-i Örfî, s. 25)
İslam dünyasının pek çok ciddi meselesi vardır ve medya meselesi belki de bunların en başında gelmektedir. Şahsen şahit olduğumuz kadarıyla son 30 yıldır bu konuda çok söz verildiğine duyduk. İslam ülkelerinin idarecileri bir araya geldiklerinde “İslamı dünyaya anlatacak haber ajansları, medya vasıtaları olmalıdır” mealinde beyanlar duyduk. Hatta bu konuda resmi kararlar alındığı da olmuştur. Ne var ki iş gelip icraata dayandığında verilen sözlerin unutulduğu görülüyor. Medya vasıtaları kurup İslamiyeti doğru bir şekilde dünyaya anlatmak elbette kolay bir iş değil ama başka çare de yok. “2 milyara yaklaşan nüfusuyla İslam dünyasını temsil edebilen güçlü ve etkili TV kanalları, aynı şekilde itibar edilen gazeteleri niçin yok?” sorusuna ikna edici bir cevap verilebilmiş değil. Böyle bir madyanın olması elbette sadece maddi imkan ya da imkansızlıkla açıklanamaz. Böyle bir projeyi hayata geçirmek için de yine kaliteli bir eğitim gerekmez mi?
İslamı dünyaya anlatabilecek kaliteli, güvenilir ve dikkate alınan bir medya ihtiyacı Suudi Arabistan’da yapılan bir toplantıda da gündeme gelmiş.
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) tarafından organize edilen ve üye ülkelerin enformasyon bakanlarının katıldığı 11’inci İslam Konferansı Enformasyon Bakanları Zirvesinde konuşan Suudi Arabistan Kültür ve Enformasyon Bakanı Adil et-Tureyfi, “İslamın gerçek yüzünü, taşıdığı gerçek değerleri ve İslam medeniyetini tüm dünyaya gösterecek etkin bir medyaya sahip olmamız gerekiyor” demiş. (AA, 21 Aralık 2016)
Bin defa haklı bir tesbit. Tabii ki bu ihtiyaç sadece yabancı ülkeler için değil, İslam ülkeleri için de geçerli. “Doğru İslamiyeti ve İslama layık doğruluğu” dünyanın her yerine göstermek önemli bir ihtiyaç. Bu yapılabilse ‘İslam korsusu’ndan eser kalır mı? Ya da tersi: Bunu yapamadıktan sonra ‘İslamofobi’ bertaraf edilebilir mi?
“Terör ve İslamofobia ile Mücadelede Yeni Medya Araçlarının Rolü” temasını taşıyan zirvede, “İİT’nin 2025 yılı enformasyon hedefleri, kadının basındaki rolü, İİT üye ülkelerindeki basının işgal atındaki Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı desteklemedeki rolü, üye ülke enformasyon kuruluşları arasındaki iş birliği ve iletişim olanaklarının artırılması” gündem olmuş.
Önemli konu başlıklarının tesbit edildiği anlaşılan bu ve benzeri toplantılarının sayısı artmalı ve bütün dünyaya hitap edebilen ama aynı zamanda İslama doğru ve güzel bir şekilde ayna olabilen medya vasıtaları büyük ihtiyaç.
Bir yandan konuşmalar devam ederken bir yandan da vaadlerin icra safhasına konulmasında büyük fayda var. Doğru İslamiyeti anlatabilen edepli edipler ve edepli medyaya başka zamanlardan daha fazla ihtiyaç var. Hep gündemde kalsın.