"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İslâm dünyasının dertleri

Faruk ÇAKIR
04 Nisan 2016, Pazartesi
Türkiye’nin dertleri, İslâm dünyasının dertleri ile de örtüşür.

Yolsuzluk, usûlsüzlük, fukarılık, eğitimdeki sıkıntılar ve benzeri dertler hem ülkemizin, hem de diğer İslâm ülkelerinin dertleri arasındadır. 

İstanbul’da düzenlenen bir toplantıda bu dertler masaya yatırılmış ve çareler konuşulmuş. Üç dernek ve İstanbul Üniversitesi’nin desteğiyle düzenlenen “4. İslâm İktisadi Atölyesi”ne 12 ülkeden de konuşmacılar katılmış. 

Panelde konuşan İlim Kültür Eğitim Derneği (İLKE) Derneği Başkanı Davut Şanver, “İslâm ümmetinin içinde bulunduğu kaotik durum, yoksulluk ve az gelişmişlik bir kader (her halde, mecburiyet anlamında kullanılmış/fç) değil ve bizler buna asla boyun eğmemeliyiz. Ümmet coğrafyalarını ve gençliğimizi ne kadar tahrik ve terörize etmeye çabalarlarsa çabalasınlar bunu asla başaramayacaklar” demiş. 

İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murteza Bedir de “Soğuk savaş döneminin getirdiği gerilimin etkisiyle doğan İslam İktisadı, sosyal adalet fikriyle büyüdü. Sosyal adalet, evrensel bir idealdir. Eşitlik ve sosyal adalet kavramı ilk kez Kur’ân-ı Kerîm ile evrensel manada bir yankı uyandırmıştır” şeklinde konuşmuş. 

Gelir adaletsizliği ile intihar oranları ve terör eylemleri arasındaki ilişkiye dikkati çeken İlmi Etüdler Derneği (İLEM) Başkanı Lütfi Sunar da, orta sınıfın gelir kaybının statü kaybını da beraberinde getirdiğinin altını çizmiş ve sosyal eşitsizliğin toplumu ayrıştırmada, siyasal kutuplaşmalardan daha çok etkili olduğunu hatırlatmış.

Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahmut Bilen de ‘çare’den bahsetmiş ve zekat müessesinin önemini anlatmış: Dünya örnekleri incelendiğinde Türkiye’de altyapısı olmayan bu müessesenin bir an önce resmî bir altyapıya kavuşması, bunun da devlet eliyle değil sivil oluşumlar vasıtasıyla oluşması gerektiğine dikkat çekmiş.

Yolsuzluk, usulsüzlük ve fakirliğin “İslâm dünyasının dertleri” arasında yer alması başlı başına bir çelişkidir. İlk emri ‘Oku’ olan bir inanç sistemine tabi olanlar, çalışmayı ve yardımlaşmayı emreden bir hayat tarzının mensupları, nasıl olur da yolsuzluk, usulsüzlük ve fakirlikle beraber hatırlanır? Maalesef tablo bu yönüyle iç açıcı değil, ama düzeltilmesi mümkün. Sosyal adaletin ilk kez Kur’ân’la hayat bulduğu bir dünyada, Kur’ân’a tabi olanların adaletsizlik yapması anlaşılabilir mi?

Son yıllardan en çok şikâyet edilen meselelerden biri de ‘kutuplaşma’dır. MİT eski Müsteşarı Cevat Öneş de bir beyanında bu hususta şöyle demiş: “Türkiye’nin önündeki en büyük tehdit; ihtiyaç duyulan siyaseti üretememesi nedeniyle sorunlarını çözememesidir. Türkiye’de giderek artan sosyo-politik ve sosyo-kültürel kamplaşma, ülkedeki en büyük tehdittir!” Benzer bir tesbit, İlmi Etüdler Derneği (İLEM) Başkanınca yapılmış. Buna göre, sosyal eşitsizlik, siyasî kutuplaşmadan daha yaralayıcı.

Dertler tesbit edildiğine göre, ‘ter-ü taze çareler’e müracaat etmek gerekir. Geciktiğimiz her gün, hepimizin zararına.

Okunma Sayısı: 1457
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı