Referandum geldi geçti ve Türkiye’nin gerçekleriyle yeniden yüz yüze kaldık.
İş dünyasını temsil eden kuruluşlar 16 Nisan 2017 Pazar günü yapılan referandum sonrası beklentilerini dile getiren açıklamalar yaptı. Bu tesbitlere katılanlar olacağı gibi itiraz edenler de olur. Ancak unutulmaması gereken nokta, çözüm bekleyen meselelerimizin olduğudur.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) de yaptığı açıklamada önümüzdeki günlerin Türkiye için birlik ve reform zamanı olduğunu hatırlatmış. Açıklamada, Türkiye’nin temel dertlerinin dün olduğu gibi bugün de varlıklarını sürdürdüğüne dikkat çekilerek teklifler sıralanmış. Bunların bir kısmını paylaşmakta fayda var:
*15 Temmuz darbe teşebbüsünün zorunlu kıldığı olağanüstü hâli geride bırakarak, olağan hukuk devleti ortamına mümkün olan en kısa sürede dönülmesi;
*Yargı erkinin bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda toplumun tüm kesimlerini kapsayacak düzenlemelerin devreye alınması;
*Seçim barajının, temsil zenginliğine âdil ve âzami seviyede olanak tanıyacak şekilde düzenlenmesi;
*Kamu yönetiminde liyakat kriterlerinin tavizsiz uygulanması;
*Siyasal Partiler Kanunu’nda reform;
*Adalet sisteminde düşünce ve ifade özgürlüğüne daha fazla imkân sağlayan bir yapının oluşturulması;
*İletişim ve bilgiye erişim hakkının güvence altına alınması, özgür medya ve internet ortamının güçlendirilmesi ve kişisel verilerin korunması mevzuatının AB standartları ile uyumlu hâle getirilmesi. (Hürriyet, 17 Nisan 2017)
TÜSİAD açıklamasında ekonomiyle ilgili talepler de sıralanmış:
*Piyasaları denetleyici ve düzenleyici kurum ve kuruluşların bağımsızlığının korunması;
*Kayıtdışı ekonomi ile mücadele ve vergi politikalarında saydamlık ve etkinliğin tesisi;
*Kamu ihaleleri mevzuatının AB standartlarında rekabetçi, saydam ve verimli olacak şekilde yasalaşması;
*Sanayi stratejisinin, 21. yüzyılda ülkelerin gücünü belirleyecek olan Sanayi 4.0 Devrimi ve dijital teknolojik dönüşümle uyum arz eden somut hedeflerle güncellenmesi;
*Gıda enflasyonuna da neden olan artan üretim maliyeti, arz açığı, ürün zincirlerindeki aksaklıklar gibi yapısal sorunların çözülmesi;
*Enerji sektöründe serbest, sürdürülebilir ve öngörülebilir piyasa hedefli reformların hayata geçirilmesi;
*Genç işsizliği ile mücadele için eğitim ile işgücü piyasası arasındaki bağın güçlendirilmesi ve vasıf uyumunun gözetilmesi;
*Türkiye’nin uluslar arası saygınlığını, çekim gücünü ve marka değerini yükseltecek bir iletişim stratejisinin oluşturulması ve uygulanması.
Derneğin, Avrupa Birliği ile ilişkiler noktasında teklifleri de var:
*Mevcut Gümrük Birliği rejiminin, dijital ekonomi boyutunu da dikkate alacak bir yaklaşımla, stratejik öncelik olarak güncellenmesi;
*Göç ve mülteci politikaları, örgütlü suç ve terörle mücadele ve vizesiz seyahat alanlarında, Türkiye’nin Avrupa iç güvenlik işbirliğine dahil olması;
*Enerji politikalarında uluslar arası tedarik ağları, piyasa düzenlemeleri ve yenilenebilir enerji teknolojileri boyutlarında AB ile daha yakın bir işbirliği yapılması.
İş dünyasını temsil eden diğer kuruluşların da benzer talepler dile getirdiği görülüyor. Türkiye’yi idare edenler bu teklifleri hangi ölçüde dikkate alır bilemeyiz. Başta, “Olağan hale geçme” teklifi olmak üzere dikkate alınsa isabetli olur. Bizden hatırlatması...